O. Ertuğrul ÖNEN
Bu gün her alanda olduğu gibi ülkeler arasında da çok hızlı, acımasız ve değişkeni bol bir rekabet ortamı vardır.
Dilerseniz öncelikle günümüzde uluslararası ortam nasıl bir görünüm sunmaktadır, ne tür gelişmeler bu ortamı hazırlamıştır ona bakalım.
İkinci Dünya Savaşından sonra mal ve hizmet hareketlerinde başlayan liberalleşme eğilimleri, bu yönde ki müzakerelerin 8. raundu olan GATT Uruguay raund müzakerelerinin başarı ile sonuçlanarak 1 Ocak 1995 tarihinden itibaren yürürlüğe girmesi ve Dünya Ticaret Örgütünün kurularak Dünya mal hizmet ve para hareketlerinin önünde ki son engelleri de ortadan kaldırmaya başlaması ile dünya ölçeğinde rekabetin kesintisiz yapılacağı bir ortama doğru ilerlenmektedir.
Bu aşamaya gelinceye kadar Dünyanın çeşitli bölgelerinde oluşturulan ekonomik birliktelikler esasen Dünya Ticaretinin Liberalleştirilmesine ve dolayısıyla gelişimine önemli katkıda bulunmuşlardır.
Başlangıçta Avrupa Ekonomik Topluluğu adıyla kurulan ve en son Avrupa Birliği adını alan oluşum, Kuzey Amerika’daki NAFTA, Güney Amerika’daki MERCOSUR, Asya’daki APEC ve ASEAN hepinizin bildiği başlıca ekonomik birlikteliklerdir.
Adam Smith’in kıyaslamalı üstünlükler teorisinin avantajlarını derlemek arzularının bir şekilde uygulaması olarak niteleyebileceğimiz bu gelişmeler sonucunda dünya mal ve hizmet ticareti 2012 yılı itibariyle 22,751 trilyon dolara (Bunun 18,401 trilyonu mal, 4,350 trilyonu hizmet) yükselmiştir. Dünya ticareti 2000 – 2012 yılları arasında yaklaşık 2 kat % 1.99 artmıştır. 2000 yılında 6,2 trilyon dolar olan Dünya mal ticareti 2012 yılında 3 katın üzerinde bir artışla 18,4 trilyona ulaşmıştır. Bu dönemde Dünya ticaretinin ortalama büyüme hızı global ekonominin ortalama büyüme hızından daha yüksek olmuştur. IMF verilerine göre 2000 ila 2012 yılları arasında GSYH % 234, Dünya ticaretindeki artış ise % 296 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Mal ve hizmet hareketleri önünde ki engellerin kaldırılması ile ulaşılan bu sonuçlara ulaşım ve iletişim sektörlerinde ki olağan üstü gelişmelerin dünyayı adeta küçültmüş olması da önemli bir etki yapmıştır. Gelişen dünya ticaretinden %36.4ü Avrupa’da %2.7si Orta Doğuda %2.2si Afrika’da diğer bir ifade ile hemen hemen yarısı merkezinde bulunduğumuz coğrafyada cereyan etmektedir.
Görülmektedir ki rekabet sahnesinde yer aldığımız dünya ticareti kısıtların kaldırılması tarifelerin indirilmesi ortak kural ve düzenlerin kabulü ile tam rekabet ortamına doğru yol almaktadır. Dolayısıyla biz başka pazarlara engelsiz girerken yabancı ekonomik birimlerde bizim piyasalarımızda bize rakip olabilmektedir. Yani artık yerel hatta ulusal bir rekabetten söz etmek yerine uluslar arası hatta uluslar üstü bir rekabetten söz etmek gerekmektedir.
Dünyada teknolojik gelişmeler geometrik diziyle büyümektedir. Uydu teknolojileri, fiber optikler, internet telekomünikasyon, yarı iletkenler, lazer teknolojisi alanında dev adımlar atıldı ve atılmaktadır.
Ancak dünya nüfusunun yalnızca %15i bütün bu teknolojik yenilikleri sağlarken Dünyanın yarısı bu yenilikleri üretim ve tüketim için kullanıyor. Dünya nüfusunun 1/3ü ne yazık ki bu teknolojilerinden hiçbir şekilde yararlanamıyor. Dolayısıyla gelişmiş ve az gelişmiş ekonomiler arasında ki teknolojik gelişmişlik ve refah düzeyi farkı giderek açılmaya devam ediyor. Çünkü artık rekabet teknolojiye göre şekillenmektedir.
Rekabet edeceğimiz dünya ticaretin arenasının önemli aktörleri şirketlerle ilgili bir saptamada da bulunduktan sonra bu bölümü bitireceğiz.
Ulusal ve uluslar arası basında sanırız izliyorsunuz. Son yıllarda şirket birleşme ve satın almaları ve böylelikle Pazar payı büyütme gayretleri yoğunluk kazanmaya başladı.
Bu çabalar sonucunda artık uluslar arası (International) olmanın da ötesinde uluslar ötesi (transinternational company) olarak niteleyeceğimiz şirketler ülke sınırlarını aşan Dünya çapında hegemonya kuran tröst oluşturan yapılara kavuşmaktadırlar.
2011 ciro verilerine göre belirlenen Dünyanın en büyük 100 şirketinin ilk sırasında gelen Shell firması 485 milyar $ cirosu ile birçok ülkenin dış ticaret hacminden ve hatta gayri safi hâsılasından daha yüksek bir değere ulaşmıştır. Shell’in cirosu Türkiye’nin dış ticaret hacmine de hemen hemen eşit bir düzeydedir.
Cirolarına göre Dünyanın en büyük 100 firmasının ciroları toplamı 13.7 trilyon $ dır.
Bu büyüklükler ve sınır aşan şirketler yapıları, Dünya’da rekabet iklimini değiştirdiği gibi Dünya siyasetini de şekillendiren ve yönlendiren bir güce ve imkana kavuşmuşlardır.
Ürkütücü ama günümüz gerçeği bu.