O. Ertuğrul ÖNEN
Türk ekonomisinin en önemli birimlerinden biri olan dış ticaret örgütü ve bu örgütün tarihsel yolculuğu gerçek bir Türkiye hikâyesidir.
Büyük Atatürk ülkeyi düşman işgalinden kurtarmak için milli mücadeleyi örgütlerken, ülkenin ekonomisini de ihmal etmemiştir. Nitekim 23 Nisan 1920’de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi 2 Mayıs 1920’de kabul ettiği 3 sayılı kanunla 11 kişilik bir Bakanlar Kurulu oluşturmuş ve dış ticaret ile ilgili işleri yürütme görevi iktisat vekâletine verilmiştir. Kurtuluş savaşı devam ederken iktisat vekâletinin ihracat ve ithalatla ilgili düzenlemelerine tanık oluyoruz.
10 Ağustos 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bir yönetmelikle yurt dışına önemli ticaret merkezlerine, ticaret temsilcilikleri açılması öngörülmüştür.
1934 yılında kabul edilen kanunla iktisat vekâletinin görevleri yeniden belirlenirken dış ticaret ile ilgili birimleri ilk kez Dış Ticaret Reisliği (Türk Ofis) adıyla bir çatı altında toplanmıştır.
27 Mayıs 1939 tarihinde “İktisat Vekâleti”nin bir bölümü “Ticaret Vekâleti” olarak yeniden düzenlenmiş ve Dış Ticaret Reisliği ile buna bağlı olan dış ticaret temsilcilikleri bu bakanlık bünyesine alınarak aynen muhafaza edilmiştir.
Bundan sonrası için sözü, bu serüveni bizzat yaşamış olan Başkanımız Sayın Ertuğrul Önen’e bırakıyoruz.
“1969 yılında T.C. Ziraat Bankası Müfettiş yardımcısı iken, açılan yarışma sınavını kazanarak Ticaret Bakanlığı müfettiş yardımcısı oldum. Dış Ticaret Reisliğinin bu bakanlık bünyesinde bulunması benim bu bakanlığı tercihimdeki önemli nedenlerden biri idi. 26 Mart 1971 tarihinde, teftiş için bulunduğum -sanıyorum- Afyonkarahisar’da radyodan haberleri dinlerken, Bakanlığımızın ikiye bölündüğünü, 32 yıllık Dış Ticaret Reisliğinin Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı haline getirildiğini, diğer birimlerin ise Sanayi Bakanlığı ile birleştirilerek Sanayi ve Ticaret Bakanlığı adı altında örgütlendiğini üzüntü ve şaşkınlıkla öğrendim. Ama bir yandan da kendimi teselli ediyordum. Sanayi Bakanlığı’nın zaten teftiş kurulu var. Biz mutlaka Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığının teftiş kurulu olarak bu yeni bakanlıkta yer alırız ve böylece ben de müfettişlikten sonra bir gün bu yapının idari kademelerinde görev alabilirim diye düşünüyordum.
Ankara’ya döndüğümde odamı “yerinde” bulamadım. Teftiş Kurulu, Bakanlıklardaki Ticaret Bakanlığı binasından Tandoğan’daki Sanayi Bakanlığı binasına taşınıyordu. Böylece Sanayi Bakanlığının iki teftiş kurulu olurken, Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı denetim kariyeri ile alakası olmayan tarzda toplama yöntemiyle kendisine yeni bir teftiş kurulu kurma çalışmalarına girmişti.
Bu garabetin gerçek sebebini sonra anladık. Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı Müsteşarı Şerafettin Durugönül’ün (merhum) Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu ile arası iyi değildi. Bu kurul müfettişlerinin soruşturmalarına muhatap olmuştu. Tuttuğunu koparan bir kişilik olduğu için devletin zarar görmesi uğruna teftiş kurulundan intikam almıştı.
Yine Ankara dışında bir görevde iken, 1971 Aralık ayında Sanayi Bakanlığı’na giden birimler, biz de dâhil, olduğu gibi eski binamıza dönerek Ticaret Bakanlığı’nı yeniden oluşturduk. Tabir yerinde ise, fukaranın kaybettiğini bulup sevindiği gibi sevinip mutlu olduk.
Ancak bu defa Dış Ticaret Reisliği’nin adı Dış Ticaret Genel Sekreterliği olmuş ve bu Genel Sekreterlik bünyesinde ihracat, ithalat, anlaşmalar, Avrupa Ekonomi Topluluğu (AET) İşleri, değerlendirme, teşvik ve uygulama genel müdürlükleri oluşturulmuştu.
Yeniden umutlu idim. Kızıl elmaya ulaşma ihtimalim uzanabileceğim yakınlıkta idi.
Nitekim bu tarihten beş yıl sonra İhracat Genel Müdür Baş Yardımcısı, bundan iki yıl sonrada İhracat Genel Müdürü olarak artık Dış Ticaret Örgütünün taşıyıcı parçalarından biri olmuştum.
Ancak değişimler devam ediyordu. 1983 Ekiminde Hamburg’daki görevimden dönmüştüm. Türkiye, 12 Eylül 1980’den sonra serbest seçimlerle yeniden demokrasiye geçme günlerinde idi. Seçimi Anavatan Partisinin kazanması ile Özal farklılığı ve felsefesi devlet yapısına da yansıdı. Özal, bir yandan maliyede önemli bir fonksiyon olan Hazine Genel Müdürlüğü ve Milletler Arası İktisadi İş Birliği Teşkilatı (HAZMİİT) ile dışa dönük kalkınma anlayışının yürütücüsü olarak Ticaret Bakanlığı Dış Ticaret Teşkilatı ile Standardizasyon Dairesi Başkanlığını bir araya getirerek 13 Aralık 1983 tarihinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığını kurdu ve başına Bakanlardan daha önemli yetkilere sahip ve kendisine çok yakın olan Prof.Dr. Ekrem Pakdemirli’yi getirdi.
Bu defa istediğim yerdeydim ve değişikliğe dışarıda yakalanmamıştım. Ancak değişimin durmaya niyeti yoktu. 1994 tarihinde Hazine ve Dış Ticaret Teşkilatları ayrılarak ayrı müsteşarlıklar olarak örgütlendiler.
O tarihteki Başbakan Sayın Tansu Çiller’in teklifi üzerine müsteşarı bulunduğum Ulaştırma Bakanlığı’ndan ayrılarak, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın ilk müsteşarı olma onuruna eriştim.
Böylece bir gün yer almayı umduğum bu teşkilatın en yüksek memuriyet kademesi ile başına geçmiştim.
Anayasa Mahkemesi’nin başında hemşerim ve dostum Yekta Güngör Özden’in olduğu bu yıllarda müsteşarlığımızın kuruluşu ile ilgili kanun gücündeki kararnamenin anayasa mahkemesi tarafından aniden ve mutad olduğu halde her nedense süre verilmeden iptali ile müsteşarlık bir fetret dönemi yaşadı. Ben de genç yaşta memuriyete veda ettim. Böylelikle benim ve dış ticaret örgütünün birlikte yürüyen serüveni benim açımdan sonlandı.”
Doğru; Sayın Önen’in serüveni sonlandı ancak, dış ticaret örgütünün serüveni yeni değişikliklerle devam ediyor.
En son 3 Haziran 2011 gün ve 637 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (RG: 8.6.2011/Mük.27958) ile Sayın Önen’in müsteşarlığını yaptığı aynı yapı bu kez Ekonomi Bakanlığı adı ile hayata geçirildi.
Biz bunun da son olmayacağını biliyoruz. Çünkü önce bu bakanlığın adı ve fonksiyonları örtüşmüyor ve bu husus bile yeni bir değişime neden olabilir.
Tespitlerimizden ve Sayın Önen’in anlattıklarından;
– Bu değişimlerin hiç birinin rasyonel bir aklın ürünü olmadığıdır.
– Çoğu kez siyasi ve bazen bürokratik tercih, kapris ve komplekslerin sonucudur.
– Tek gerçek, 3–5 Milyar dolarlık bir hacimden 400 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan dış ticaretin zorunlu kıldığı bir örgütsel büyümedir.
– Bakandan bakana dahi özellikle yurt dışı teşkilatının yapısal, sayısal ve fonksiyon olarak farklı değerlendirilmesi buraların bazen adam yığılmasına, çoğu zaman yalnızlığa mahkûm edilmesi de bu söylediklerimizin bir göstergesidir.
İnanıyoruz, bu değişim serüveni devam edecektir.
İlgi duyanlara not:
Hazine Müsteşarlığı’nın yurt dışı birimi: “Ekonomi Müşavirliği”
Ekonomi Bakanlığı’nın yurt dışı birimi: “Ticaret Müşavirliği”