O. Ertuğrul ÖNEN
2023 yılı için konulan 500 milyar dolarlık hedef, bu işle ilgili ilgisiz herkesi heyecanlandırmıştı. İddialı, ancak ülkemizin geçmiş performansı dikkate alındığında ve ekonominin büyüklüğü ile birlikte düşünüldüğünde ulaşılmayacak bir hedef değildi.
Vakıf olarak karınca kararınca kendi imkânlarımızla gençleri bu hedefe motive etmek amacıyla yarışmalar düzenlemiş ve bu hedefe gerçekten inanmıştık.
Ancak ne var ki ihracatın büyüsü bir süredir bozuldu.
Sanırım bu büyü bozulmasının etkisiyle olsa gerek 2014 – 2017 dönemi orta vadeli plan hedefleri revize edilmiş ve bu dönem için ortalama %8’lik bir ihracat artışı öngörülmüştür.
17 Ekim 2014 tarihli yorumumuzda 2023 yılına kadar, aynı öngörü çerçevesinde, ihracatımızın büyüyeceği varsayımı ile düşünsek dahi 2023 ihracatımızın yaklaşık 350 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşabileceği ve böylelikle Cumhuriyetimizin 100. yılı için öngörülen ihracat hedefinden %30 gibi önemli bir sapma ile karşı karşıya kalacağımızı ifade etmiştik.
Yukarıda ihracatımızın büyüsünün bozulduğunu söyledik. Bu boş bir laf değildir. 2011 yılından bu yana ortaya koyduğumuz ihracat performansımız bu ifademizi ne yazık ki teyit etmektedir.
TİM 2014 yılı ihracatını açıklarken “rekor ihracat” tanımı yapmıştır. Ancak daha gerçekçi ve ciddi olması gereken bir kuruluşun hiç de tatmin edici olmayan bir sonucu rekor tanımı ile takdim etmesi kendilerine yakışmamıştır.Görüleceği üzere 2011 yılından itibaren yıllık ihracat artış oranları hızla gerilemiştir. Son iki yılda ise deyim yerinde ise olduğu yerde saymıştır.
Hayat yerinde durmuyor. Nüfusumuz büyüyor. Ekonomimiz büyüyor. İthalatımız büyüyor. Dolayısıyla ihracatımızın her yıl bir önceki yıl ihracatının üzerine çıkması son derece doğal bir beklentidir. Siz eğer fevkaladeden, öngördüğünüzden daha iyi bir sonuç elde etmişseniz bununla öğünülür.
Bizi, “ihracatın büyüsü bozuluyor” söylemine götüren yıllar itibariyle istikrarlı bir şekilde varlığını hissettiren bu durgunluk ve gerileme eğilimidir. Geçmiş yıllarda da gerilemeler olmuştur. Ancak bu kadar ısrarlı ve uzun süreli olanına pek rastlamadık.
Nitekim bu durum, 2014 yılının son aylarında ve 2015 yılının ilk aylarında ağırlaşarak devam etmiştir. Söz konusu ayları içerecek şekilde hazırladığımız aşağıdaki tablo gerçekten endişe vericidir.
Evet, son dört aylık dönemi 2015/2014, 2014;/2013 ve 2013/2012 yılları itibariyle karşılaştırdığımız yukarıdaki tablonun verileri gerçekten ihracatımızın iyi bir yönde gelişmediğinin göstergesidir.(x) TİM ocak ayı ihracat rakamı %9,8 düşüşle 10,8 milyar $ olarak açıklanmıştır.
(xx) 2015 Şubat ihracatı TİM tarafından açıklanan rakamdır.
2015/14 yıllarının ele alınan 4 aylık döneminde ihracatımız bir önceki yılların aynı dönemine göre % 6,9 gerilemiştir. Oysa 2014/13 yıllarının aynı döneminde ihracat % 5,2, 2013/12’de ise % 11,0 artış göstermiştir.
Tabii, dikkat çekici olan, ele alınan dönemler itibariyle ihracat artış oranlarının ilerleyen yıllarda azaldığını ve hatta 2015/14 yılının bu döneminde eksiye döndüğünü görmekteyiz.
Dikkatimizi çeken bir diğer husus ise, 2014 Kasım, Aralık ve 2015 Ocak, Şubat aylarından sadece Aralık ayında % 0.8lik çok küçük bir artış sağlanırken diğer üç ayın gerileme ile sonuçlanmış olması ve Şubat ayında bu gerilemenin çift haneli rakamlara yükselmesidir.
Diğer dikkat çekici husus ise, tablonun altında not olarak ifade ettiğimiz gibi Ocak 2015 ihracatının Türkiye İhracatçılar Meclisince % 9.8 düşüşle 10.8 milyar $ açıklanmasına karşın, TÜİK tarafından açıklanan Ocak ayı ihracatının 12.3 milyar $ ve gerilemenin % 0.06 olmasıdır.
Aradaki 1,5 milyar dolarlık fark, iki otoritenin açıklamaları arasında % 13.9’luk bir sapmaya denk gelmekte olup, izahı gereken bir husus olarak görülmektedir.
Tabii, ihracat eğrisinin yönünü böyle aşağı doğru çevirdiği bu dönemlerde TL’nin başta dolar olmak üzere konvertibl yabancı paralar karşısında önemli kayıplar yaşadığı bir zamana denk gelmesi de ayrıca ilginçtir.
Son iki yılın hemen aynı dönemleri itibariyle T.C. Merkez Bankası döviz alış kurları aşağıya çıkarılmıştır.
Hem bu husus, hem ihracatın gerileme analizleri ayrı bir inceleme konusu olmalıdır.Görüleceği üzere 2013 Ocak ayından bu yana TL sürekli değer kaybetmiş, normalde bu gelişmenin gizli bir devalüasyon olarak ihracatı desteklemesi beklenirken acaba neden bu beklenen gelişme gerçekleşmemiştir?
Biz bu yazımızla ihracatın büyüsünün bozulduğuna dikkat çekmek istedik.