(TUIK) Türkiye İstatistik Kurumu 2016 Dış Ticaret rakamlarını açıkladı. Durum maalesef iç açıcı değil. 2015 yılına göre ihracat gerileme hızı % -8,7 ‘den % -0,9 ‘a inmiş görünüyor. Ama, 2014 yılında ulaştığımız 157,6 milyar dolarlık ihracatımızın halen 15 milyar, yüzde olarak %15 gerisindeyiz.
Dış ticaret hacmimiz daralmış ve bu yıl ki 340 milyar dış ticaret hacmimiz 2013 yılının 403 milyarlık büyüklüğüne göre %15,6 geçen yılın 351 milyar dolarlık büyüklüğüne göre ise %3 daha geride kalmıştır.
Türkiye genç nüfusa sahip bir ülke. Dolayısıyla ekonomisinin ve bu ekonomiyi oluşturan tüm unsurların istihdam ve gelişme sağlaması için büyümesi gerekirken biz maalesef ulaştığımız seviyeleri bile koruyamıyoruz.
Durumu tablolarla daha belirgin hale getirmek istiyoruz.
-Görüleceği üzere son beş yıllık periyotta ihracatta 3, ithalatta ise 4 yıllık gerileme ile kapanmıştır.
-2014 yılından sonra dış ticaret hacmi daralmıştır.
-İncelediğimiz bu en önemli altı ülke grubu içerisinde ihracatımızın istikrarlı bir şekilde arttığı tek bölge Avrupa Birliğidir.
-İkinci önemli Pazar bölgemiz olan Yakın ve Orta Doğu ülkelerinde bu Ülkelerde cereyan eden siyasi gelişmeler ve karışıklıklar dolayısıyla yaşadığımız kayıp büyüktür.
-Bu bölgelerden AB hariç tamamında ihracatımız gerileme içerisindedir.
-İlk on pazardan altısı Avrupa Birliği üyesidir.
-AB de yer alan bu ülkelere ihracatımız son beş yıllık periyotta hatta kötü performans gösterdiğimiz 2016, 2015 yıllarında bile artış kaydetmiştir.
-Buna mukabil ikinci önemli Pazar bölgemiz olan yakın ve Orta Doğu bölgesinde yer alan Irak, B.A.E ve İran’a olan ihracatımız bölgesel gelişmelerin etkisiyle son beş yıl içerisinde gerilemiştir.
-En istikrarlı pazarımız olan Avrupa Birliğine tün çabalarımıza rağmen bir alternatif yaratamadığımız görülmektedir.
-Bu tablo en önemli ihraç kalemlerimizi gösteriyor. Bu mal grupları içinde son beş yıllık periyotta en dikkat çekici artışı motorlu kara taşıtları ve bunların aksamları kaleminde yakalamış görünüyoruz.
-Kıymetli ve yarı kıymetli taşlar, inciler kaleminde ki gerilemede dikkat çekicidir.
-Önemli ihraç kalemlerimizi oluşturan bu on dört kalem içerisindeki sadece yedisinde net ihracatçı durumundayız. Kaldı ki diğer kalemlerin önemli bölümünde değer olarak ithalat ve ihracat birbirine çok yakındır.
-En büyük ithalat gerilemesini diğer Avrupa ülkeleriyle yakın ve Orta Doğu ülkeleri grubunda görüyoruz.
-Avrupa Birliği ülkelerine ihracatımız son beş yıllık periyotta %15,1 artarken, ithalat aynı dönemde %11,6 azalmıştır.
-Buna mukabil diğer Asya ülkelerine bu periyotta ihracatımız %8,4 gerilerken ithalatımızın %9,4 artış kaydetmesi dikkat çekicidir.
-İlk onda yer alan ülkelerin üçü ilk on ihracatımızın içerisinde yer almayan Uzak Doğu ülkeleridir. Çin ülkemize ihracatını sürekli ve istikrarlı bir şekilde artırmaktadır.
-İthalat yaptığımız ülkeler açısından ihracatımızda olduğu gibi ilk sırada yer alan Almanya bu yerini Çine kaptırmıştır.
-Yatırım malları ithalatı geçen yıla göre de, beş yıllık periyotta da artmış görünüyor.
-Hammadde ve ara malları ithalatındaki düşme genel ithalat gerilemesinin ana nedenini oluşturuyor. Bu durum sanayinin çarklarının yavaşlaması ile açıklanabileceği gibi değişen kurlar nedeniyle iç kaynakların harekete geçmesi ile de açıklanabilir.
-Tüketim malları ithalatı her şeye rağmen fazla gerileme göstermeyerek düzeyini korumuş bulunuyor.
Yukarıda ki tabloyu biraz ayrıntısına girerek önemli kalemler itibariyle aşağıda bir tablo itibariyle bilginize sunuyoruz.
-Bu tabloda en çok dikkat çeken hususlar Dünya petrol fiyatlarındaki büyük düşüşlerin bizim petrol ithalat maliyetlerimizi de olumlu olarak etkileyerek ithalat faturamızın ciddi bir düşme göstermesine neden olmasıdır.
-Diğer önemli bir gelişme ise sanayi girdilerimizden hammaddeler ve ara malları ithalatımızın son 5 yılda gösterdiği gerilemedir.
-Binek oto ithalatımız hiçbir şeyden etkilenmiyor. Kazandığı ivme ile yola devam ediyor.
Bir tarım ülkesi olarak halen hayvanlarımızı doyuracak yem üretimini başaramamız ve aynı şekilde yağlı tohumlar ve bitkisel yağlar açığımızı ithalatla karşılamamız ise bu tablonun bizi üzen kısmıdır.
Bu tablonun ortaya koyduğu sonuçlar hem acı hem düşündürücüdür.
Şöyle ki;
-Seçilmiş bu on ülkenin tamamına karşı dış ticaret açığı vermekteyiz.
-Yıllardır süren bu kronik durum vahimdir. Bu on ülkeye 5,231 milyar $ ihracat yaparken 50,644 milyar $ ithalat yapıyoruz. İhracatımızın ithalatı karşılama oranı sadece % 10,4’ dür.
-Bu on ülkeden toplam ithalatımızın %25,5’ini yaparken, bu ülkelere toplam ihracatımızın ancak %3,7’sini yapma başarısını gösterebilmişiz.
-Toplam dış ticaret açığımız olan 55,996 milyar dolarının %81,1’lik bölümü olan 45,413 milyar dolarlık açığı bu on ülkeye karşı vermekteyiz. Nerede ise bu on ülke ile dış ticaret açığı sorunumuzu çözebilsek dış ticaretimiz dengeye gelecek.
SON SÖZ
İddialı bir ihracat hedefi koymuştuk. Ne var ki iş hedef tayin etmekle bitmiyor. Önemli olan o hedefe varacak vasıtaları bulmak ve kullanmaktır. Biz hedefi belirlediğimizden bu yana ihracatımız ya yerinde sayıyor ya da geriliyor.
Nitekim, ihracatımızın son 10 yılında ki 120 ayın 37’sinde yani %30,9’unda son 4 yılın 48 ayının 22’sinde yüzde olarak %45,9’unda.
Aynı şekilde ithalatta ise son on yılda ki 120 ayın 49’unda, yani %40,9’unda, son beş yılın on ayının 40’ında diğer bir ifade ile %66,7’sinde gerileme yaşanmıştır.
Bu bizim gibi genç bir nüfusu olan ve büyüme zorunluluğunda bulunan bir ülke için olumlu bir görünüm değildir.
Kaldı ki 2014-2017 arası için öngörülen %8’lik ihracat artışının 2023 yılına kadar aynı şekilde devam edeceğini varsaysak dahi ihracatımız en fazla 245 milyar dolarlık bir seviyeye ulaşabilecektir. Bu durum koyduğumuz hedefin nerede ise ancak %50’sini gerçekleştirebildiğimiz sonucunu ortaya koymaktadır.
Uzun yıllardır üreten, teknolojik yapısını geliştiren, inovatif niteliklerini öne çıkaran bir ekonomi olmamanın sıkıntılarını çekiyoruz.
İç siyasi nedenler, ülkenin ekonomik konjonktürü ve nihayet çevremizde cereyan eden ve savaşa kadar uzanan cereyanlarla dış yatırımın olduğu kadar iç yatırım hevesinin de kırılması bizi maalesef bugün içinde bulunduğumuz noktaya getirmiştir.
Durum vahimdir. Ancak imkânsız değildir.