O. Ertuğrul ÖNEN
Enerji, bir ülkenin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmasının en önemli öğelerinden biridir.
Enerjinin ne kadar önemli olduğunu günlük yaşamımızdan biliyoruz. Yaşamımızın olmazsa olmazıdır. Bireyler için olduğu gibi bu bireylerin toplamı olan milletler ve ülkeler için de enerji son derece stratejik öneme sahiptir.
Arz güvenliğinin sağlanması birinci önceliktir. Bu bir ulusal güvenlik meselesi sayılır. Arz güvenliğinin sağlanamaması sanayi çarklarının durması, ulaşımın yapılamaması, evlerde günlük yaşamın aksaması, ısınamama, aydınlanamama gibi kısaca hayatın felç olması anlamını taşır.
Ülkemiz halen bilinen birincil enerji arz kaynakları bakımından çok zengin değildir. Ancak, küresel petrol üretiminin %35’inin, doğal gaz üretiminin %20’sinin yer aldığı bir bölgenin tam merkezinde bulunmaktadır.
Ülkemiz bir yandan kendi milli kaynaklarına öncelik veren, yenilenebilir enerji (su, rüzgar, güneş v.s.) kaynaklarının payını arttıran bir politika izlerken, ithalata bağımlı durumu düzeltmek için kaynak çeşitlendirmesi yapmak suretiyle riskini azaltmak durumundadır. Diğer yandan enerji üretim coğrafyasının merkezinde yer almasının avantajını kullanarak, Dünya enerji piyasasında konumunu güçlendirecek ve önemli bir aktör olacak şekilde pozisyon alabilmek üzere çözüm üretecek politikalar takip etmelidir.
Tabii, bunların yerine son yılların moda trendi haline gelen enerji kullanım verimliliğini arttıracak önlemleri de gündeme almalıdır.
Yapılması gereken bunlar. Ancak ülkemizin enerji fotoğrafına baktığımızda ne görüyoruz?
10. plan döneminde (2014–2018) yıllık ortalama değerler üzerinden, birincil enerji talebinin %3,7, elektrik enerji talebinin ise %5,3 oranında artacağı öngörülmektedir. OECD ülkeleri ile kıyaslandığında Türkiye’de enerji talebinin daha yüksek oranlı bir artış göstereceği beklenmektedir.
Zira, aşağıdaki tablodan görüleceği üzere Türkiye tüketim olarak gelişmiş ülkelerin çok çok gerisindedir. Doğal olarak bizde talebin daha yüksek oranlı artması normaldir.
Kişi Başına Enerji Tüketimi (2010)
Birincil Enerji (kep/kişi) |
Elektrik Enerjisi (kwh) |
|
Dünya |
1.86 |
2695 |
OECD |
4.37 |
7775 |
AB |
3.41 |
5655 |
Türkiye |
1.48 |
2855 |
Kaynak: ETKB
Türkiye enerji ihtiyacını hangi kaynaklardan karşılamaktadır? Bu hususu da bir tablo halinde aşağıya çıkardık.
Birincil Enerji Arzının Kaynaklara Dağılımı (MTEP)
2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | |
Taşkömürü | 14.8 | 15.4 | 14.1 | 14.8 | 15.5 | 16.7 |
Linyit | 11.2 | 13.4 | 15.0 | 15.7 | 15.4 | 16.4 |
Asfaltit | 0.3 | 0.3 | 0.3 | 0.5 | 0.5 | 0.4 |
İkincil Kömür | 1.8 | 1.8 | 1.9 | 2.0 | 2.2 | 2.3 |
Odun | 4.0 | 3.9 | 3.7 | 3.5 | 3.4 | 2.4 |
Artık | 1.1 | 1.1 | 1.1 | 1.1 | 1.1 | 1.1 |
Petrol | 32.6 | 33.3 | 31.8 | 30.6 | 29.2 | 30.5 |
Doğal Gaz | 28.5 | 33.9 | 33.8 | 32.8 | 34.9 | 36.9 |
Yenilenebilir | 5.4 | 4.6 | 4.5 | 5.3 | 7.1 | 7.6 |
Kaynak: ETKB
Görüleceği üzere Doğalgaza bağımlı arz en büyük kalemi oluştururken son 6 yıllık dönemde bir artış trendi de izlemiştir. Sevindirici olan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı enerji arzının payının bu son 6 yıl içerisinde %5,4’den %7,6’ya yükselmiş olmasıdır.
Bu tabloda düşündürücü olan husus, enerji ihtiyacımızın 2/3’lük bölümünün ithalatla karşılanıyor olmasıdır. Bu tabloya paralel olarak 2011 yılı itibariyle ulaşılan 52911 MW’lık elektrik enerjisi kurulu gücümüzün 1/3lük bölümü yine ithalata dayalı kaynaklarla çalışmaktadır. Enerji ihtiyacımızın büyük ölçüde ithalata dayanması enerji arz güvenliği açısından olduğu kadar makro ekonomik dengeler açısından da sorun yaratmaktadır.
Bu tabloda sevindirici gelişme elektrik enerjisi arzı açısından özel sektörün ağırlığının giderek artması olmuştur. Geçmişte sadece kamunun sırtında olan enerji yatırımı yapma keyfiyeti, özel sektörün devreye girmesi ile paylaşılmış ve zaman içerisinde özel sektörün payı kamu sektörünün önüne geçmiştir.
Bu gelişmeyi gösteren iki tabloyu fikir vermek üzere aşağıya çıkardık.
Kurulu Güç Gelişimi (MW)
2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | |
Kamu | 24.441 | 24.138 | 24.244 | 24.466 | 24.466 | 24.150 |
Özel | 16.124 | 16.698 | 17.351 | 20.315 | 25.058 | 28.761 |
Toplam | 40.565 | 40.836 | 41.817 | 44.761 | 49.524 | 52.911 |
Kaynak: ETKB
Elektrik Üretim Gelişimi (GWh)
2006 | 2007 | 2008 | 2009 | 2010 | 2011 | |
Kamu | 85.134 | 93.125 | 98.047 | 89.454 | 95.532 | 92.351 |
Özel | 91.116 | 98.433 | 100.371 | 105.359 | 115.676 | 137.044 |
Toplam | 176.300 | 191.558 | 198.418 | 194.813 | 211.208 | 229.395 |
Kaynak: ETKB
90’lı yılların başında yap işlet devret projeleri olarak nitelenen ilk özel sektör elektrik enerjisi tesisleri daha sonra yap işlet modeline dönüştürülerek devam ettirilmiş ve bu sayede tüketici ihtiyacının üzerinde seyreden bir üretim potansiyeline ulaşılmıştır.
Günümüzde artık elektrik enerjisinin en yoğun kullanıldığı mevsimlerde dahi planlı kesintiler yaşanmamasının altında bu gerçek yatmaktadır.
Türkiye enerji fakiri bir ülkedir. Bu gerçeğe rağmen milli kaynaklarımızın tam bir envanterinin çıkarılarak yerli kaynaklara öncelik verilmesi zorunluluk arz etmektedir.
Yenilenebilir kaynaklara (su, rüzgâr, güneş v.s.) dayalı enerji üretimine öncelik verilmesi, bu konudaki teknolojilerin ve yatırımlarının desteklenmesi ve enerji arz kaynakları arasında bu grubun payının arttırılarak en azından gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarılması gerekmektedir.
Doğalgaz ve petrol gibi kullandığımız birincil enerji maddeleri temininde mutlaka kaynak çeşitlendirmesine gidilerek arz güvenliği garanti altına alınmalıdır.
Türkiye’nin petrol doğalgaz üretim bölgelerinin merkezinde olmasını stratejik olarak iyi kullanarak, bir arz merkezi haline gelmesi ve dünya enerji piyasalarında önemli bir aktör konumunu elde etmesi, ısrarla takibi gereken bir politika olmalıdır.
Nihayet enerji ham maddelerinin pahalı ve zor temin edilir olması dikkate alınarak enerjinin verimli olarak kullanılması açısından halkın bilinçlendirilmesi ve teşvik önlemlerinin uygulamaya konulması yerinde olacaktır.
Unutulmamalıdır ki; “En pahalı enerji bulunmayan enerjidir.”
Nice bol enerjili günlere…