Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / “Hamburg Limanı’na İlk Türk Limonu Geliyor”

“Hamburg Limanı’na İlk Türk Limonu Geliyor”

Ömer BERKİ

“Hamburg Limanı’na İlk Türk Limonu Geliyor”

Tarık Celâl GÜVEN*

1959 sonbaharı bitiyor, kış geliyordu. Narenciye sezonu başlamıştı.

Yaş meyve ve sebze konsinye satılır. Bu tür ihracatta konsinyi veya konsinye (aracı-temsilci) firmanın dürüstlüğü önemlidir.

Sırası gelmişken konsinyasyon yoluyla ihracat konusunda kısa bir bilgi vereyim: “Konsinyatör” malı sevk eden firmadır. “Konsinyi” veya “Konsinye” ise, Konsinyatör’ün bir nevi temsilcisi gibi “malı teslim alan firma” anlamına gelmektedir. Konsinye’nin görevi, teslim aldığı malın satışına aracılık etmektir.

“Hamburg’a, konsinyasyon yoluyla Mersin’den, Mustafa Yavuz firmasına ait 2.000 sandık limon geliyor” haberini aldık. Hamburg’a bizim limon ilk defa geliyordu. Heyecanlanmıştım. Gemiler Mersin-Hamburg arasını 12 günde katediyorlardı. Amirim Mehmet Ander Bey’in iznini alarak Hamburg Limanı’na gittim. Malın tahliye işlemini izleyecek ve gözlemleyecektim. Gelen geminin yanaştığı rıhtımı sordum, gittim ve gemiyi buldum. Yük boşaltılıyordu. Gemiden büyük fileler içinde ve vinçle rıhtıma indirilen sandıklar, sıkışma nedeniyle oluşan basınç sonucunda kırılıyor, hatta patlıyor, limonlar denize dökülüyordu. Şahit olduğum bu durum beni çok üzmüştü. Üreticimin bir yıllık alın teri, taa Hamburg’a gelmiş ve heba oluyordu. % 20’ye varan çürüme de ayrı bir üzüntü sebebiydi. Rutubetli kış mevsiminde iki haftaya yakın deniz yoluyla taşıma sürecinde, yolda çürüyorlardı. Özellikle vapurun makine dairesine yakın kısmına yüklenenlerde oluyordu çürüme.

Öte yandan, gemiden indirilen sandıklar rıhtımda 10-12 kadın işçinin önüne konuluyor, içindeki, İsrail’den ithal ettiğimiz özel difenilli hutbak kağıtlara sarılmış limonların sağlamları ayırılıyor, diğerleri çürük diye atılıyordu. Kağıtları ıslanmış olanları da atıyorlardı. Bazı sandıkların % 25’inin ve hatta daha fazlasının atıldığını görüyor ve içim daralıyordu.

Atılanların bir kaçını aldım. Kağıtları ıslak olanların bazılarının içi sağlamdı. Benim üreticimin bir yıllık emeği ve alın teri olan bu limonların nasıl fire verdiğini görmek beni çok üzmüştü. Göz göre göre, sağlam limonlar da heba oluyordu. Yani, tabir caizse “kurunun yanında yaş da yanıyordu”. Belki de bu olayda kelimenin tam anlamıyla “yaşın yanında kuru da”!!!.

Bu görüntü üzerine işçi kadınları uyardım. “Kağıtları açıp kontrol edin!” dedim. Birden bire 35-40 yaşlarında bir adam peydah oldu ve bana “Siz kimsiniz, ne hakla işçilerimize müdahale ediyorsunuz?” dedi. Ben de “Türk Ticaret Ataşesiyim, bunlar Türk malı ve ben de mallarımızı korumakla görevliyim. Çürük olmayanların atılmaması konusunda uyarılarda bulunuyorum, siz de bakın” dedim. Adam “Biz ihracatçı firmanın Hamburg’taki temsilcisiyiz ve sorumluluk bize aittir” dedikten sonra “Bu gibi durumlar ekspertiz raporuyla saptanır, ihracatçı firmaya bildirilir, mahkemelik sorun olursa ekspertiz raporu esastır” diyerek bir açıklama yaptı. Yani “sana ne” der gibiydi.

Bu olay, Hamburg Okulu’nun bir başka yüzünü gösteriyordu. İhracatçımız korumasızdı. Gördüklerimi, Ankara’ya, tedbir alınması için raporladık. Malın satışı tamamen konsinyinin insafına kalmıştı. Biraz önce de anlattım, dış ticaret jargonunda “konsinye” veya “konsinye firma” olarak da anılmaktadır, “konsinye malın teslim alıcısı” anlamında kullanılmaktadır-

Biz, Ticaret Müşavirleri ve Ataşelerinin bu tür saptamaları ve raporları üzerine Mersin’de ülkemizin ilk “Packing-Haus”ları kurulmaya başlanmıştır.

Bu olay, konsinyatör firmaların konsinye firma seçiminde çok dikkat etmeleri gerektiğini de çok net bir şekilde göstermiştir. Ayrıca her konsinye ihracatın, o ülkedeki Ticaret Ataşeliklerine bildirilmesinin de gereği, bu olay sayesinde açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ticaret Ataşelerinin ancak bu suretle malın indirilmesine ve satışına nezaret edebilmeleri mümkün olabilecektir.

Bu çok önemli bir tecrübedir.

Not: Sayın Tarık Celâl Güven’in “Kayserili Bir Ticaret Ataşesinin Anıları” adlı kitabından alınmıştır (Türk Dışticaret Vakfı yayını; Mayıs 2018)

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top