HUKUKSAL BAKIŞ AÇISIYLA DIŞ TİCARET
Ülkemiz, genel kabul itibariyle, liberal politikaların benimsendiği 24 Ocak 1980 kararlarıyla dış ticarete ve özellikle ihracata yönelmiştir. Bu noktadaki esas “açılımın” Aralık 1983’te olduğunu da söylemek mümkündür. Bu husus, ayrı bir söyleşi konusu olmakla beraber, her halükarda ülkemizin dış ticaretle, gerçek anlamda ve tüm boyutlarıyla tanışmasının yaklaşık 30 yıllık bir geçmişi vardır. Maceralarına 1200’lü yıllarda Hansa Birliği’ni kurarak başlayan Almanya; Venedik ve Cenova şehir devletleri üzerinden 700 yıldır “işin” içindeki İtalya; Hint Kumpanyaları ile 500 yıldır güçlü bir varlık gösteren Hollanda; İpek Yolu’na hakimiyetiyle sadece bugünün değil binlerce yıl öncesinin büyüğü Çin; belki de Hazreti Musa’dan hemen sonra global sermaye ve ticaret üstünlüğü sağlayan Musevi Toplumu, dış ticaret platformunda mücadele verdiğimiz ülkelerdir. Bu mücadelede, bazı yetkililerin ifade ettiği gibi henüz birinci ligde olmamakla beraber ikinci ligin en üst sıralarında olduğumuz şeklindeki görüşümüzü de ifade etmek isteriz. Bu “1. Lig-2.Lig” onuşunda her hangi bir yanlış anlamaya mahal vermemek için 1980’den bu yana dış ticarette, gerek rakamsal gerek operasyonel anlamda çok önemli mesafeler aldığımızı da bütün içtenliğimizle vurgulayalım. 1980’in yıllık ihracatını, 2014’e geldiğimizde sadece 5 günde gerçekleştirmemiz kat edilen “çok önemli” mesafenin somut göstergesidir. Ümidimiz 2023 yılına kadar 1.Lig’e çıkmaktır.
Yazımızı okuyanlar, başlıkla ilk paragrafın uyum içinde olmadığını düşünebilirler. Amacımız, 1980 yılındaki tüm ihracatını artık 5 günde yapabilir hale gelen ülkemizde, ihracat ve ithalatın hukuksal boyutta ne derece ayağı yere basar şekilde yürütüldüğünün irdelenmesidir. Adına, çok iddialı bir terimle “uluslararası ticaret” de dediğimiz bu iş dalında, dış ticaretçilik mesleğini yürütenlerin hukuksal açıdan “farkındalıkları” ne durumdadır?
Okuyucularımızı fazla sıkmamak ve ruhlarını karartmamak için, konuyu, içinde cevapları da barındıran sorularla açıklamayı tercih ediyoruz.
1. Bir ihracat sözleşmesi (mal satış sözleşmesi) yaparken ITC Model Contracts’lardan yararlanıyor musunuz?
2. FOB veya CIF’ten bahsederken, bunların gerçek hukuki içeriklerini öğrenmek için ICC’nin Incoterms 2010 broşürünü (kitapçığını) temin edip incelediniz mi?
3. İhtilafın çözümü konusunda, örneğin Hamburg Waren Verein Tahkim Kuralları’na atıfta bulunduğunuzda veya avukatınız size bunu önerdiğinde, bu kuralları temin edip, en azından usul açısından prosedüre bir göz attınız mı?
4. Avukatınız size “Ad-Hoc tahkime gidelim mi?” dediğinde, ona hemen cevap verebilecek bir bilgi alt yapınız var mı?
5. Teslim edemediğiniz malın ülkeye geri getirilmesi veya karşı tarafta imhası konusunda yasal bir prosedür olup olmadığını biliyor musunuz?
Sorular çoğaltılabilir.
Okuyuculardan ve özellikle dış ticaretin bizzat içnde olanlarda iki hususu bilmelerini rica ediyoruz:
1. Yukarıdaki soruları kesinlikle bir “mesleki ukalalık” olarak görmeyiniz. Kastımız, sadece, resmin genelinin görülebilmesi için hatırlatmalarda bulunmaktır. Bu bizim, Vakıf olarak görevimizdir.
2. “İşin hukuki boyutunu, avukatımıza, mali müşavirimize, gümrük müşavirimize havale eder, hallederiz”, yani moda tabiriyle “bu işleri outsource ederiz” diyebilirsiniz. Bunda da haklı olabilirsiniz.
Ancak, işi outsource ettiklerinizle, en azından aynı dili konuşarak anlaşabilmeniz için biraz “hukuk” diyor, bu vesileyle 2014 Ramazan Bayramınızı kutluyor, sizlere sağlık ve esenlikler, ülkemize refah ve huzur diliyoruz.