Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / KLIRING

KLIRING

O. Ertuğrul ÖNEN

İngilizce “clearing” sözcüğünden dilimize geçen bu kelime anlam itibariyle taraflar arasında takasa dayanan bir borç alacak ilişkisinin mahsuplaşma ile sonuçlandırılmasını ifade eder.

Uluslararası ticarette iki ülke arasında aktedilen ticaret anlaşmalarında malların para kullanılmadan takası ile buna ilişkin hesapların kliring kurumları olarak belirlenen bankalarda tutulması ve dönemler itibariyle mahsuplaşılması suretiyle yürütülen bir ticaret türüdür.

90’lı yılların ilk yarısına kadar geçerli olan dış ticaret mevzuatımızda kliring yöntemiyle dış ticaret önemli bir yere sahip olmuştur.

30 Nisan 1978 gün ve 16274 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 28.4.1978 gün ve 7/15403 sayılı Kararname eki İhracat Rejimi Kararı’nın “Anlaşmalı Ülkelere Yapılacak İhracat” başlığını taşıyan 15. maddesinde

“Aramızda iki taraflı ticaret ve serbest döviz esasına dayanmayan ödeme anlaşması bulunan ülkelere yapılacak ihracat lisansa bağlıdır.

Ticaret Bakanlığı bu ülkelere yapılacak ihracatı üretim, stok, anlaşma, hesap ve mübadele durumuna göre düzenlemeye yetkilidir.”

hükmü ile kliring anlaşmalı ülkelere yapılacak ihracat düzenlenmiştir.

25.01.1978 gün ve 7/14574 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki İthalat Rejimi Kararında da bu anlaşmalar kapsamında yapılacak  ithalata ilişkin paralel hükümler bulunmaktadır.

Bülent Ecevit tarafından kurulan 42. Cumhuriyet Hükümeti tarafından çıkarılan 17.05.1979 gün ve 7/17498 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ekinde ilk ve son kez “Dışsatımı Düzenleme Kararı” adı ile çıkarılan kararın 20. maddesinde kliring anlaşmalı ülkelere yapılacak ihracata ilişkin düzenleme bu kez “Kliring anlaşmalı ülkelere yapılacak Dışsatım” başlığı ile ve kliring deyimi açıkça ifade edilerek yer almıştır.

Günümüze intikal eden ve halen yürürlükte bulunan 22.12.1995 gün ve 95/7623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki İhracat Rejimi Kararının Dış Ticaret Müsteşarlığının yetkilerini sayan 3. maddesinin (d) fıkrasının “Bağlı muamele takas ve dolaylı ofset gibi karşılıklı ticaret uygulamalarının usul ve esaslarını gerektiğinde sektör ve/veya ülke bazında belirlemeye” şeklindeki hükmü ile uygulaması olmasa da Bakanlığın bu yetkisi ifade edilmiştir.

Geçmişe baktığımızda kliring uygulamasını o dönemin doğu bloğu ülkeleri veya diğer bir ifade ile bunların ekonomik birliği olan Comecon ülkeleri ile yaptığımız görülmektedir.

Başta Sovyetler Birliği olmak üzere Polonya, Çekoslovakya ve Doğu Almanya ile özellikle ülkemizde bir takım sanayi tesislerinin kurulması, tevsii, modernizasyonu ile ülkemizde üretilmeyen yatırım mallarının teminine yönelik olmak üzere bu ülkelerle uzun yıllar kliring esasına göre ticaret yapılmıştır.

Ülkemiz bugün halen ekonomimize hizmet eden birçok tesisi bu sayede kazanmış, genişletilmesini veya modernizasyonunu sağlamıştır.

Bu anlaşmalardan en önemlisi 25 Mart 1967 tarihinde Moskova’da imzalanan ve 13.05.1967 gün ve 6/8170 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile onaylanan anlaşmadır.

Bu anlaşmaya göre Sovyet kuruluşları Türkiye’de;

1. Bir entegre demir ve çelik fabrikası
2. Bir alüminyum fabrikası ve hidroelektrik santrali
3. Bir petrol rafinerisi
4. Bir asit sülfürik fabrikası
5. Bir lif levha fabrikası
6. Cam fabrikasının telli ve emprime cam imal edecek bir ünite ile tevsii
7. Alkol fabrikasında votka imal eden ünitenin tevsii

için Türk kuruluşlarına teçhizat, malzeme ve teknik hizmetler sağlayacaklardır.

Bu malların bedelleri ile bunlara karşılık olarak verilecek Türk mallarının bedellerinin dünya fiyatları esas alınarak belirleneceği anlaşma hükümlerindendir.

Anlaşma hükümlerine göre Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası ile SSCB Dışticaret Bankası bu anlaşma kapsamındaki karşılıklı mal hareketinin kaydı ve takibi amacıyla birer hesap açacaklar ve taraflar alacaklarını kendi bankalarından kendi milli paraları ile tahsil edeceklerdir.

Anlaşma mahsuba ve kalan alacak bakiyelerinin tediyesine ilişkin hükümler de taşımaktadır.

Türkiye için önemli olan Sovyetler Birliği’nin ülkemizde yapacağı bu yatırımların bedelini tütün, fındık, kuru üzüm, narenciye, yaş meyve ve sebzeler, zeytin, zeytinyağı, canlı hayvan, deriler, pamuk, yapağı, yünlü ve pamuklu mensucat, trikotaj, ayakkabı, terlik, Sovyet kuruluşlarının ilgilenecekleri ve Türk tarafının verebileceği maden cevherleri, diğer tarım ürünleri ve tüketim malları dâhil, diğer sanayi malları ile ödeyecek olmasıdır.

Her yıl uzun pazarlıklardan sonra o yıl verilebilecek mallar listesi hazırlanır ve Resmi Gazete’de ilan edilirdi. Zaman zaman karşı tarafın talebi ve bunun uygun görülmesi ile bazı kalemlerin miktarlarında artırım olurdu. Keza karşı tarafın ilan edilen bazı mal guruplarını almakta nazlı davrandığı ve bunların yerine ihtiyacı olan başka malları talep ettiği de sıkça rastlanan durumlardandı.

Türk tarafı, doğal olarak serbest dövizle kolay kolay pazar bulamadığı, stoku bulunan malları bu yolla değerlendirmeye çalışırdı. Tabii bu her defasında kabul gören bir yaklaşım olmazdı.

İşte bu anlaşma, bugün tamamı özelleştirilen İskenderun Demir Çelik Tesisleri, Seydişehir Alüminyum Fabrikası, Oymapınar Barajı ve Hidroelektrik Santrali, Aliağa Petrol Rafinerisi, Bandırma Asit Sülfürik Fabrikası, Artvin Levha Fabrikası, Çayırova Cam Fabrikası gibi birçok önemli tesisin ülkemize kazandırılmasını sağlamıştır.

Tabii ki serbest dövizle ticaret yapacak, yatırım sağlayacak imkânlarınız varsa Kliring yöntemi tercih edilecek bir yol değildir.

Esasen 90’lı yılların başlarında Doğu Bloğunun dağılması ve bizim dövizi yasak olmaktan çıkarıp TL’ye konvertibilite kazandırmamızdan sonra bu tür ticari yöntemleri uygulamamıza gerek kalmadığı gibi böylesine bir ortam da kalmamıştır.

Karşılıklı ihtiyaçlar Türkiye’yi Doğu Bloğu ülkeleri ile bu tür bir işbirliğine yöneltmiştir ve bu uygulama o günün koşullarında tarafların yararına sonuçlar doğurmuştur.

Genelde Kliring suretiyle mal takasında ülkelerin kalitesiz malları piyasa rayicinin üzerinde aldığı eleştirisi yapılır. Ancak, bu eleştiriyi o günün ortam ve şartlarını dikkate almadan yapmak bizi yanlış sonuçlara götürür.

Ne demişler ihtiyaçlar vasıtayı mübah kılar.

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top