Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / ÖNDER YAVUZ

ÖNDER YAVUZ

onder-yavuzÖnder’i, daha sonra ismini “Ege” olarak değiştirdiğimiz “İzmir İhracatçı Birlikleri”nde tanıdım. Muhasebe Bölümü’nün şefiydi. Kendisini, bulunduğu konum itibariyle fazla yakından tanıma fırsatım olmamıştı.

Gaziantep’te bulunan Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birlikleri’nde bir yolsuzluk ihbarı üzerine hem soruşturma yaptırmış, hem de perişan durumda olduğu ifade edilen Birliğin muhasebesini toparlayıp, yeniden düzenli hale getirmek için bir ekip oluşturmamız gerekmişti.

Arkadaşlarım bana Önder’i önerdiler. Önerdiklerine göre bir bildikleri vardı. Kabul ettim. Genel Müdürlükten bir arkadaşla beraber Gaziantep’e gittiler. Genel Sekreteri görevden almıştık. Bu nedenle Önder vekâleten Genel Sekreterliği de üstlenmişti.

Kısa zamanda gerçekten çok iyi bir iş çıkardı. Döndüğünde verdiği raporu çok beğendim. Önder’i bir kenara not etmiştim.

Ege İhracatçı Birlikleri’nde Genel Sekreter Yardımcılığı’na bir atama yapmıştık. Buraya atanmayı ümit eden Önder, bu beklentisi karşılanmayınca üzülmüştü. Bu durumdan bir şekilde haberim olmuştu.

Tam o günlerde bir toplantı nedeniyle Bursa’ya gitmiştim. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda yapılan toplantının ardından oda başkanı ile yakın dostum olan Genel Sekreter Ergun Kağıtçıbaşı ve diğer Bursalı sanayici ve ihracatçılarla toplantı sonrası sohbet ederken ihracat işlemleri için İstanbul’a gittiklerini, oysa artık Bursa’nın önemli bir ihracat merkezi olduğunu ve bu sebeple Bursa’da bir İhracatçı Birliği kurulmasını talep ettiklerini, yana yakıla anlattılar.

Genelde Odalar, İhracatçı Birliklerini rakip görürler ve istemezler. Ancak, Bursa’da tam aksi bir durum söz konusu idi. Hatta başlangıçta; yer ve personel olarak yardımcı olmaya bile hazır olduklarını ifade ediyorlardı.

Belli konuda bir İhracatçı Birliği kurulabilmesi için o konuda faaliyet gösteren muayyen sayıda ihracatçının yazılı başvurusu gerekiyordu.

Bu arzulu durum karşısında “Başvurunuzu yapın, hiç vakit kaybetmeksizin Birliği kuracağım” diye söz verdim.

Ertesi gün bu vaadim mahalli gazetelerde önemli haber olmuştu.

Bir haftanın içinde, sanıyorum üç ayrı madde grubu için imzalar toplanmıştı. Başvurular bana geldi. Hemen hukuki işlemleri tamamlattım.

Burayı emanet edeceğim ve Birliği kuracak, faaliyete geçirecek yetenekli, deneyimli birine ihtiyacım vardı. Bu kişi Önder’di. Bunu hak ettiğini düşünüyordum.

Ancak, İzmirliler kentlerine çok düşkündürler ve kolay kolay İzmir’den ayrılmak istemezler. Önder için belki bu durum bir engel oluşturabilirdi.

Bunu öğrenmek için önce görevi teklif etmeliydim. Telefonla arattım.

Önder’i o güne kadar hiç doğrudan aramamıştım. Ne söyleyeceğimi büyük bir merak ve heyecanla beklediğini hissediyordum.

“Önder, Genel Sekreter Yardımcılığına yaptığımız son atamanın seni üzdüğünü öğrendim. Benim amacım seni Genel Sekreter Yardımcısı değil Genel Sekreter yapmaktı. Onun için seni atamadım” dedim.

Bir sessizlik oldu. Devam ettim.

“Bursa’da Uludağ İhracatçı Birliklerini kuruyoruz. Tüm hukuki işlemleri tamamlandı. Sana 24 saat düşünme süresi veriyorum. Git eşinle konuş. Eğer evet dersen izleyen 24 saat içinde Bursa’da olmanı istiyorum. Seni Genel Sekreter olarak atayacağım ve Birliği sen kurup faaliyete geçireceksin” dedim.

Heyecanla; “Sayın Genel Müdürüm, teveccühünüze teşekkür ederim. Eşimle konuşup size döneceğim” dedi.

Ertesi gün erkenden aradı.

“Büyük bir memnuniyetle kabul ediyorum. Teşekkür ediyorum” diye sözlerini noktaladı.

“Bugün hemen atamanı çıkarıyorum. Sen bunu beklemeden Bursa’ya hareket et. Parasını düşünme. Birliğe yaraşır uygun bir yer bul. Oda Genel Sekreteri Ergun Kağıtçıbaşı ile temasa geç, sana yardımcı olacaklar. Sana ilk harcamaların için para gönderiyorum. Binayı hazırla, personel alımını yap. Gerekirse İzmir’den birkaç kişiyi de götürebilirsin” diye talimatlarımı verdim.

Bir ay geçmemişti. Merkezî bir noktadaki Fomora İşhanı’nda, isim babası olduğum Uludağ İhracatçı Birlikleri çok çağdaş, amaca uygun olarak döşenmiş yerinde faaliyete geçti ve o günden itibaren sürekli büyüyerek, gelişerek hizmetlerine devam etti. İlk hizmet yılı olan 1987’de 95 milyon dolarlık ihracat hacmi olan Birliğin günümüzde ihracat hacmi 25 milyar dolara yaklaşmış ve Önder’in geldiği Ege İhracatçı Birliklerini de çok çok geride bırakmıştır.

Uludağ İhracatçı Birlikleri bugün hizmetlerine kendi malı ve Önder’in eseri olan Organize Sanayi Bölgesi’ndeki modern binasında devam etmektedir.

Önder, Bursa’da ihracatçıların aldığı hizmetin kalitesini geliştirmesinin yanında Birliğe kazandırdığı gayrimenkullerle de, 1987’de verdiğim 500 milyon TL ile başlayan Birliği çok varlıklı bir hale getirmiştir.

Önder, çalışkan, yapıcı inisiyatif kullanan bir yöneticiydi.

Kuruluşunu yaparak faaliyete geçirdiği Uludağ İhracatçı Birlikleri’ne uzun yıllar fedakârca ve feragatle hizmet etti. Ne yazık ki, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın o tarihteki ilgilileri bu değerli insanı, bir takım sudan sebeplerle görevden alıp, hak ettiği tazminatlarını bile ancak mahkeme yoluyla almaya mecbur ettiler.

Hani bir söz vardır; “Millete hizmet cezasız kalmaz” diye. Uludağ İhracatçı Birlikleri’nin bugünkü yöneticileri acaba kadirşinaslık göstererek artık aramızda bulunmayan bu değerli kardeşimizin ismini Birliğin bir toplantı odasında, kütüphanesinde yaşatmayı düşünmezler mi ..?

Vefa, İstanbul’da bir semt ismi olmaktan öte bir değer ifade etmeyecek mi?

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top