Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / REKABET DÜNYASI GERÇEĞİNDE TÜRKİYE (3)

REKABET DÜNYASI GERÇEĞİNDE TÜRKİYE (3)

Running businessman.

O. Ertuğrul ÖNEN

Rekabetin Dünya ve Türkiye’de gelişimini ve bir ülkenin rekabetçi olmasının koşullarını geçen iki yazımızda irdeleyip sizlerle paylaşmaya çalıştık.

Bir ülkenin rekabetçilik kimliğini oluşturan o ülkenin koşulları olduğu kadar, bu koşullarda doğan ve gelişen şirketlerin performanslarıdır.

Bir ülkenin rekabetçi niteliğinin, ülkenin sağladığı koşulların üzerine o ülkenin firmalarının kendi olumlu katkılarını eklemek suretiyle olumlu yönde güçlendirilmesi şarttır.

Çünkü sonuçta uluslararası rekabet arenasında mücadele verip sonucu alacak olanlar onlardır.

Gelişen dünya koşullarında şirketler açdısından da rekabet koşulları değişmiştir. 60’lı yıllarda verimliliği arttırarak daha çok üretebilmek önemli idi ve rekabet üretim odaklıydı. 70’li yıllarda arzın talebi geçmesi ile maliyet ve fiyat önem kazandı. Aynı malı ucuza üreten avantaj kazandı. 80’li yıllarda ürün kalitesi belirleyici hale geldi. Kalite ve fiyat öne çıktı. 90’lı yıllarda rekabet ölçütü sürat ve esneklik oldu. Ürünlerin pazara girişi hız ve önem kazandı.

2000’li yıllarda rekabetçi ortamda başarılı olmak için benzersiz ve müşteriye özgü ürünler üretmek bunun için de yaratıcılığı ön plana çıkarma özelliği aranır hale geldi.

Şirketlerin Piyasa Değeri: Günümüzde firmaların başarılı veya başarısız olduğunun en önemli göstergesi firmanın piyasa değeridir. Çünkü bir firmanın borsa değerinin yüksek ya da düşük olması performansı ile ilgili beklentileri gösterir. Piyasa değeri yüksek olan firmalar pazar payını arttırma, teknolojiye sahip olma, ürün yelpazesini genişletme, farklı pazar segmentlerine yönelme imkânına kavuşurlar.

Buluşçu, yenilikçi olmaları: Az öz kaynakla büyük getiri sağlama başarısını gösteren şirketler daha rekabetçi kabul edilmektedir.

Müşteri tabanları: Müşteri sayısı fazla olan firmanın Pazar bilgisi artıyor ve bu sayede daha geniş bir müşteri ve veri tabanına sahip oluyor. Böylelikle rekabette önemli bir avantaja da sahip oluyorlar.

Marka ve Firma Bilinirliği: Marka pazarı garanti ediyor, sürekli kılıyor, para kazandırıyor, firmaya geleceğe yönelik güven sağlıyor. Markaya yapılan harcama bir maliyet değil, bir yatırım olarak kabul edilmektedir. Çünkü markaya yapılan yatırım, firmanın yıllar sürecek imajına doğrudan katkı sağlıyor. Firmanın zamanla karı düşse de marka nedeniyle değeri düşmeyebilir. Marka Katma değer sağlıyor.

Medyada yer alma: Bir firmanın kendinden bahsettirmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekiyor. Örneğin yenilikçi, yaratıcı olması stratejileri gibi…

Günümüz koşullarında şirketler rekabet konusunda aşağıdaki hususları da dikkate almak durumundadırlar.

Firmaların, müşteriler tarafından bilinirliği her geçen gün artıyor. İmaj yükseltiyorlar, ürünlerini çok daha seri çeşitlendirebiliyorlar.

Görüleceği üzere, doğal fiziki koşullar yanında kamusal tutum ve politikalar da yeterli değildir. Bir ülkenin rekabetçilik derecesinin yükselmesi için ön saflarda yer alan şirketlerin de güç ve politikaları ile buna katkıda bulunmaları zorunlu olmaktadır.

Rekabetçilik takım oyunudur.

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top