11 Nisan 2016 tarihli yazımızda ‘’Tarımda kendi kendimize yetiyoruz’’ efsanesini ele almıştık. O yazımızda gerçek tabloyu görebilmek için ülkemizin tarım ürünleri dış ticaretini de mercek altına almanın gerekliliğine işaret etmiştik.
İşte bu yazımızda Türkiye’nin tarım ürünleri dış ticaretine ilişkin bilgi tespit ve yorumlarımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Tarım Ürünleri İhracatımız
2006-2015
(Milyon $)
– 2006 yılından 2015 yılına uzanan periyodda genel ihracat artışımız % 68.2, buna karşın toplam tarım ve gıda ürünleri ihracatımız % 120.5 artmıştır.
– 2009 yılından bu yana 2012 çok küçük bir farkla aşağıda kalırken, tarım ürünleri ihracatımızın genel ihracatımız içindeki payı çift haneli bir düzeye ulaşmıştır.
– Tarım ürünleri ihracatımız artışında esas lokomotif görevini Tarım ürünleri imalat sanayiinin üstlenmesi ayrıca sevindiricidir.
Tarım Ürünleri İthalatımız
2006-20015
(Milyon $)
– 2006-2015 arasında geçen 10 yıllık periyotta ithalatımız % 48,5 artarken, tarım ürünleri ithalatımız % 130.1 oranında artmıştır.
– Dikkat çekici olan tarım ürünleri ithalatının genel ithalatımız içindeki payı sürekli artarak
% 3.9’dan % 6.0’ya kadar yükselmiştir.
– Tarım ürünleri ithalatımızda yüksek oranlı artan kalem Tarım, hayvancılık ve ormancılık kalemidir. 2006’dan 2015’e artış %147.3’ dür.
Tarım Sektöründe
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (%)
– Tarım, hayvancılık ve ormancılık ürünlerinde ithalatın ihracatı karşılama oranı sadece 2006 yılında lehte iken diğer yıllar aleyhtedir. 2011 yılında % 59.4 e kadar gerilemiştir.
– Balıkçılık da iyi gibi görünüyoruz. Ancak, ne ciddi bir ihracatımız, ne de ithalatımız söz konusu. Ülkemizde kişi başına balıkçılık ürünleri tüketimi batılı ülkeler seviyesinde olsa sanırım ciddi miktarda ithalat yapmamız gerekir.
– Gıda ürünleri imalat sektörü dış ticaretinde durum lehte gibi görünüyor. Ancak, nerede ise başabaş noktasına yakınız.
Tarım Ürünleri
İhracatımızda Seçilmiş Önemli Madde Grupları
2011-2015
(milyon $)
Tarım Ürünleri,
İthalatımızda Seçilmiş Önemli Madde Grupları
2011-2015
(milyon $)
Her iki tabloyu birlikte değerlendirdiğimizde;
– Bu 5 yıllık periyodda ülkemizin 88 milyon dolarlık canlı hayvan ve 2.6 milyar dolarlık et ve sakatat olmak üzere bu iki kalemden yaklaşık 2.7 milyar dolarlık ihracat yaptığı, buna karşın 2.7 milyar dolarlık canlı hayvan ve 749 milyon dolarlık et ve sakatta toplam ithalatının yaklaşık 3.5 milyar dolar olduğu,
– İthalatımızda dikkat çekici diğer iki kalem ise yağlı tohumlar (9.2 milyar $) ile hayvansal ve bitkisel yağlardır. (9.3 milyar $) Bu iki kalemden son 5 yılda 18.5 milyar dolarlık ithalat yaparken yağlı tohumlar (2.1 milyar $) hayvansal ve bitkisel (5.8 milyar $ ) toplam ihracatımız 7.9 milyar dolar ve sadece bu iki kalemden açığımız 10.6 milyar $’dır.
– İncelediğimiz 5 yıllık periyodda yaklaşık 9.5 milyar dolarlık hububat, 6.2 milyar dolarlık kaba yem ithalatımız da tarımsal üretim başarımız açısından negatif göstergelerdir.
– Bir tütün ülkesi olan Türkiye’nin son 5 yılda 2.5 milyar dolarlık tütün ve mamulleri ithal etmesi de düşündürücüdür.
– Bu tabloda yüzümüzü güldüren ve tarım ürünleri dış ticareti sanki lehimize sonuçlanıyor izlenimi veren sert kabuklu meyveler ve diğer yenilebilir meyveler kategorisidir. Bu madde grubundan 5 yıllık ihracatımız toplamı 20.4 milyar dolar, ithalatımız ise 2.2 milyar dolardır. 18.2 milyar dolarlık bir dış ticaret fazlamız vardır.
Son sözler;
– Şu “fındık, fıstık” diye gördüğümüz fasıl olmasa tarım ürünleri dış ticaretinde açık veriyoruz, sınıfta kalıyoruz.
– Temel gıdası hububat olan bir ülkenin bu engin arazi yapısına rağmen, halen bu maddeyi büyük miktarlarda ithal etmek zorunda kalması üzüntü vericidir.
– Dünya ortalama et tüketimi 41.9 kg’dır. (AB) 120.2, Arjantin 98.3, Belçika 76.9, Mısır 25.6, Yunanistan 78.4, Almanya 88.1 kg “2009 istatistiklerine göre” Türkiye’de ise 25.3 kg ile Dünya ortalamasının bile çok altındadır. 3.5 milyar $’lık ithalat yapmamıza rağmen durum budur. Sizce kendi kendimize yetiyor muyuz ?
Üretimimizin güdüklüğü dış ticaretimize de yansıyor. Hele Dünya üretim istatistiklerini de dikkate alırsak kendi kendimize yetme efsanesinin içi boş bir öğünmeden öteye bir değer taşımayacağını görüyoruz.
Bu tabloyu tamamlamak için bir de önemli sanayi ülkelerinin tarımsal performansına bakmamız gerekiyor. Bu bilgileri de gelecek haftalarda sizlerle paylaşacağız.
Boş sloganlar tarımsal üretim yerine geçmez ve de karın doyurmaz.