Ömer BERKİ
Öyküyü hepimiz biliriz: Yaklaşık altmış milyon can kaybına neden olmasının yanında, aralarında büyük kentlerin de bulunduğu binlerce yerleşim yerini yerle bir eden 2. Dünya Savaşı’nın büyük bir insanlık trajedisiyle bitmesinden yaklaşık on beş sene sonra, 1960’ların ilk yıllarında, memleketten Almanya’ya işgücü göçü başlar. Bu akım, kısa sürede Avrupa’nın diğer ülkelerine de yayılır. Takip eden süreç artık tüm kıtalarda Türk işgücü iş başındadır.
60’ların ikinci yarısında esnaflık ve perakendecilik başlar. 70’ler ve 80’lerde ithalatçılık ve toptancılık. Paralel olarak yine 1980’lerde turizm ve yolcu taşımacılığında bir sonraki on yıllık dönemde patlama yapacak firmalar faaliyetlerini yoğunlaştırmaya başladılar. 1980’ler ve özellikle 90’lardan itibaren reel sektörde önemli üretim faaliyetleri. Ve nihayet, Vakfımız kurucusu Sayın Ertuğrul Önen’in inisiyatifiyle 1996’da başlatılan Dünya Türk İşadamları Kurultayları…
2006 yılına kadar Vakfımızın iki yılda bir aksatmadan altı kere yaptığı, toplamda, Türkiye’den ve 65 ülkeden yaklaşık on bin iş insanımızın katıldığı Kurultaylar çok hareketli bir iş ortamı ve yüksek seviyede heyecan yaratmıştır. Kurultayların nihai amacı, cılız kalan ve dolayısıyla bir türlü istenilen noktaya getirilemeyen lobicilik faaliyetlerinin güçlendirilmesi olmakla beraber ilk on yılda uygulanan konsepti itibarıyla, kısa vadeli hedef, yurt dışındaki Türk girişimcilerin potansiyelini aktive ederek bir etnik ticareti plâtformu oluşturmak idi. 6. Kurultayın yapıldığı 2006 yılına gelindiğinde bu kısa vadeli hedefin temellerinin sağlam bir şekilde atıldığı ve sonuçların alındığı çok net verilerle ortaya çıkmış idi. Türk İş Âlemi’nde büyük heyecan yaratan Kurultayların düzenlenmesi işi 2007 yılında, rasyonel gerekçelerle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne devredilmiştir. Kurultaylar aynı düzen içinde iki yıllık periyodlarla düzenlenmeye devam edilse idi önümüzdeki yıl, yani 2022’de 14. kez yapılıyor olacaktı.
“Etnik Ticaret” demişken, eski yazılarımızda değindi isek okuyucu kusurumuza bakmasın, bu işi en iyi yapanlardan da bahsetmekte yarar görmekteyiz. Bunlar İtalyanlar, Çinliler ve büyük ölçüde “para” ticareti yapsalar da Musevi Topluluğu. Bu arada, tüm zamanların en iyi filmi olarak tescillenen Godfather I’de, İtalya’dan ABD’ye zeytinyağı ithal eden şirketin sahibi Genco’yu da hatırlamakta fayda var.
Kurultaylara, münferit katılımlar yanında düzenli olarak onlarca iş insanları dernekleri de kurumsal bağlamda katılmışlardır. Bunlardan önde gelenlerinden biri de tüm Kurultaylara katılım sağlayan Avusturya-Türk İşadamları ve Sanayicileri Derneği/ATİS olmuştur. ATİS’in temelleri, TC Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği’nin Viyana’nın 3. Bölgesi’ndeki Gottfried-Keller Gasse 2 numaralı apartmandaki bürosunda bir dizi müzakerelerle atılmış ve gerekli tescil işlemlerinin tamamlanmasından sonra 1995 yılında (muhtemelen Nisan veya Mayıs ayında) resmen faaliyetine başlamıştır. ATİS, Avusturya’daki Türk girişimciler ve iş insanları tarafından kurulan ilk dernek olma özelliğine de sahiptir.
Tarihe not düşmek adına ATİS’in kurucularından bahsetmek kaçınılmaz bir gerekliliktir.
Yukarıda değindiğimiz, Ticaret Müşavirliği ofisindeki “çetin” müzakerelere katılarak çatıyı çatan (onlara iş insanı demek yerine, eğer kabul ederlerse “dostlar” demeyi tercih edeceğim) dostları, ATİS’in kurucularını, aramızdaki hukuktan kuvvet alarak birkaç kelimelik sıfatlarla ve hoşgörülerine sığınarak “sayın” ibaresinden imtina ederek anmak istiyorum: Kurucu başkan, ilk Yönetim Kurulu Başkanı, dürüst ticaretin timsali Sadık Özgül; bilge kişi, duayen ve öncü Ömer Ürkün; bankacılıkta marka Mehmet Ulvi Taner; zarif kişilik, dondurulmuş balıkların efendisi Aykut Uğurlu; kesici ve delici uçlar üreten sanayici Edip Bayezitlioğlu; çok yönlü girişimci kişilik ve haza beyefendi Ahmet Doğan adı Bosfor’la özdeşleşen Deniz Gönül; yakışıklı ve yetenekli bankacı Semih Özcan ve (“last but not least”) deri konfeksiyonda kendi markası “Montgomery”i Avusturya ve kısmen de Avrupa piyasasında tanıtan ve tutunduran Vural İltar.
Bu arada, Kurucular Kurulu’na ve sonraki yönetimlere kayda değer faaliyet önerilerinde bulunan entellektüel kişilik Hasan Teoman’ı muhakkak vurgulamak gerekir.
Tabii, Türkiye-Avusturya ticaretindeki son otuz yılın canlı hafızası, tek kelimeyle müstesna insan ve Ticaret Müşavirliğindeki çok kıymetli çalışma arkadaşım Fatma Keskin! Kendisi ATIS’in kuruluşundan itibaren her adımına şahitlik etmiş çok değerli bir görev insanıdır.
İzleyen yıllarda, o kadar böcek içinde bir güzel çiçek Banu Zeytinoğlu; filozof, yazar, kahve falı üstadı ve taze balıkların efendisi Selim Yalçıner; çok yönlü yetenek, turizmde akla gelen ilk isimlerden, gerçek Fenerbahçeli ve salon adamı Sinan Güven; konfeksiyonda önemli bir yeri olan “maestro” Selçuk Şeremet gibi çok değerli arkadaşlarımız da ATIS’e hizmetleriyle önemli destek sağlamışlardır.
Gerek kuruluş aşamasında, gerekse takip eden süreçte ATİS için özveriyle çalışan kıymetli arkadaşlarımızdan unuttuğumuz olduysa (ki olmuştur), bunu 70’i aşan yaşımıza vermelerini rica ediyorum.
Avusturya’daki bazı değerli iş insanlarımızın, kendilerine göre haklı sayılabilecek çeşitli nedenlerle resmen üye olmasalar da ATİS’in bazı faaliyetlere katıldıklarını da hatırlıyorum.
ATIS’in bugünkü yöneticileri Derneklerinin kuruluş sürecini mutlaka biliyorlardır, buna şüphe yok. Niyetimiz ATİS’e ATİS’i anlatmak değildir. Bu yazının temel amacı, Atatürk sevgilerini ve vatan tutkularını bizzat bildiğimiz yurt dışındaki “gerçek” tüm iş insanları derneklerimiz ile onların yönetici ve üyelerini vefa duygumuzun bir gereği olarak ATİS özelinde anmaktır. Bu vesileyle biraz nostalji de yaptıysak onu da mazur görünüz…
Netice olarak, dünyanın dört bir köşesinde üretim ve/veya ticaret yapan irili ufaklı firmalarımızın, ATİS gibi derneklerin çatısı altında, Büyükelçiliklerimiz ve Ticaret Müşavirliklerimizle de işbirliği yaparak şu “etnik ticaret” denilen olguyu yeniden, ilk altı Kurultaydaki ruh ve heyecanla ayağa kaldırmaları beklentimizdir.
Aynen 1996-2006 arasında Türk Dış Ticaret Vakfı’nın yaptığı gibi…
Sağlıcakla kalınız.