Ömer BERKİ
“Şehir efsanesi!”. Türkçemize yerleşen, hepimizin sıkça kullandığı bir ibare. Ben de kullanıyorum. İki kelimeyle çok şey anlatabiliyorsunuz. Her alanda olduğu gibi, dış ticaret alanında rastlamak mümkün.
Derslerimizde olsun, bizlere danışanlarla yaptığımız mesleki sohbetlerde olsun, dış ticaretle ilgili kitapları karıştırırken olsun “şehir efsanesi sepetimizi” dolduruyoruz. Hemen şunu da vurgulayalım: “Kitapları karıştırırken” amacımız tabii ki hata bulmak değil, yeni bilgiler öğrenmek. Ama kitaplarda rastladığımız, bize ilginç gelen, “efsane” niteliğindeki hususları da not alıyoruz.
Bugünkü yazımı, bu tür bilgilerin birkaçını okuyucu ile paylaşmakta “beyin fırtınası yapmaya yarar” düşüncesiyle kaleme aldım.
Başlayalım…
Bir İstanbul eğitimimizde ICC Incoterms 2020 kapsamında FOB teslim şeklini ayrıntılarıyla işlemiş ve konuyu bitirmişken bir katılımcı söz istedi ve
“Hocam, bir FOB teslimde gemi rıhtıma yanaşamamış, açıkta demirlemiş ve mal bir mavna ile taşınarak gemiye yüklenmiş. Bu durumda ihracatçının teslim yükümlülüğü mal geminin bordasına konulduğunda değil mavnaya yüklendiğinde bitermiş. Böyle diyorlar. Siz ne dersiniz hocam? Ha, bir de, bu anlattığım sadece Türk bayraklı gemiler için geçerli imiş, onu da ekleyeyim hocam!”
deyiverdi.
Hoca olarak kendisine ilk olarak şu soruyu yönelttim: “Bunu sana kim söyledi?”. Cevap: “Bu işleri çok iyi bilen bir ağabeyim!”. Bu gibi durumlarda, malûm, o mekândakilerin ilgisi, güveni ve inancı hemen soruyu soran kişiye yönelir: Zira bunu söyleyen “Bu işleri iyi bilen bir ağabeydir”!. O esnada 30-40 kişilik sınıfın önünde teslim şekillerini gerine gerine anlatanın karizması hafif çizilir, malum. Tabii bendeniz, hoca olmanın gerektirdiği ciddiyetle ve soruyu sorana saygı göstererek, konu bitmiş olmasına rağmen FOB’u, bu sefer hukuki motiflerle de süsleyerek bir kere daha anlattım. Burada ayrıntıya girmem anlamsız olur diye düşünüyorum. Ama soruyu yönelten kurs katılımcımıza (adı “Ahmet” olsun) “Ahmetciğim durum böyle, ama her şey bir yana, bu ağabeyinin anlattığın durumun sadece Türk bandralı gemilerde olduğunu söylemesi bende filmin kopmasına neden oldu” dedim (Derslerde, zaman zaman, sert olmayan bu tür argo kelimeler de kullanıyorum). Ahmet’e, İngiliz hukukçu Edward Coke’un (1552-1634), Türkçeye “Hukuk, mantıktan başka bir şey değildir” şeklinde tercüme edebileceğimiz «The common law itself is nothing else but reason» sözünü hatırlatarak konuyu kapattım.
Bir başka örnek de kitaplardan:
Takip ettiğim Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ), dünya ticaret verilerini “İhracat” ve “İthalat” olarak ayrı ayrı yayımlamaktadır. DTÖ 2019 yılı verileri şöyledir: Dünya ihracatı: 18,889 trilyon ABD Doları; dünya ithalatı: 19,238 trilyon ABD Doları. Arada 349 milyar ABD Doları fark olmasının nedeni, dünya genelinde ihracat istatistiklerinin FOB, ithalat istatistiklerinin ise, Rusya hariç, CIF olarak tutulmasındandır. Başka bir ifadeyle, 2019 yılında dünya ticaretinde nakliye ve sigorta için 349 milyar dolar ödenmiştir. Uzun lafın kısası, dünya ticaret hacmi DTÖ verileri itibariyle 2019 yılında 18,889 trilyon ABD Dolarıdır. İthalatı esas alırsanız da 19,238 trilyon. Ancak bu son rakamın içinde navlun ve sigorta da olduğu için doğru olan rakam 18,889 trilyon dolardır. Yuvarlarsak 19 trilyon. Ancak bir dış ticaret öğreti kitabında dünya ticaret hacmi 38 trilyon dolar olarak görürseniz sakın şaşırmayın. Burada yapılan büyük hata, aynı değerin iki kere toplanmasından başka bir şey değildir. 200 ülke 19 trilyon dolarlık mal ihracatı yapmış ise, aynı 200 ülke bu 19 trilyonluk malı ithal etmiştir. O halde 2019 yılında 19 trilyon dolarlık mal alım-satımı yapılmıştır. Türkiye ile örneğin Almanya arasındaki ticaret hacmini hesaplama yöntemini dünya geneline de uygularsak anlatmaya çalıştığımız bu türden ölümcül hatalarla karşılaşırız. Aman dikkat!
Son olarak da, 1919 yılında kurulan ve dünya ticaretine “Teslim Şekilleri”, “Akreditif Şartları”, “Vesaik Mukabili Ödeme Şartları”, “Banka Ödeme Yükümlülüğü” gibi çok önemli “ürünler” sunan Uluslararası Ticaret Odası’nın (ICC) tip mal satış sözleşmesinden bir örnek vereyim. ICC tarafından dünya ticaretine, milyonlarca ihracatçı ve ithalatçının faydalanmasına sunulan tip sözleşmenin 8. Maddesi şöyle:
Article 8: Contractual Term of Delivery
Unless otherwise agreed, delivery shall be «Ex Works» (EXW)
İşte, ICC gibi çok önemli uluslararası kuruluşlar da bu tür düzenlemelerle şehir efsaneleri yaratmaktadırlar. Bu tür bir düzenleme, evrensel bir hukuk kuralı olan, Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesinde de ifadesini bulan, adına da “Sözleşme Hürriyeti” denilen genel hukuk kuralına son derece aykırıdır.
O halde bu madde nasıl yazılmalıdır. Fazla yorum yapmadan Uluslararası Ticaret Merkezi’nin (ITC) tip sözleşmesinin “Delivery” maddesini aktaralım:
Article 2: Delivery
Applicable International Chamber of Commerce (hereinafter: ICC) Incoterms (by reference to most recent version of the Incoterms at date of conclusion of the contract).
Yazımı, ICC tip sözleşmesinin son derece yanlış bulduğum bahis konusu maddesini, maddenin sözleşmeye bu şekilde yazılması halinde ortaya çıkabilecek trajikomik bazı örnekler verip, özellikle “Sözleşme Hürriyeti” bağlamında şiddetle eleştirmem üzerine bir meslekdaşımın yaptığı şu yorumla bitireyim:
“ICC böyle yazdıysa bir sebebi vardır!”
Sevgi ve saygılarımla.