Hani İngilizce’de “Once upon a time there was…” diye başlayıp, gerisi genellikle hüzünlü hikâyelerle devam eden anlatılar, romanlar, filmler vardır. İşte, Türk idari sistemi içinde, kurulduğu 30 Eylül 1960 tarihinden itibaren, özellikle 90’lı yıllara kadar neredeyse kilit rol oynayan Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) gün gelir de romanı yazılacak olursa aynen böyle başlamak gerekecektir: “Bir zamanlar DPT vardı!”
1930’lu yıllardaki, biri uygulanan ikincisi ise 2. Dünya Savaşı nedeniyle uygulanamayan Sanayi Planlarından sonra, 1960’ların başında geçilen “Planlı Ekonomi Dönemi”nin baş aktörü DPT’dir. “Beş Yıllık Kalkınma Planları”, “Yıllık Programlar”, “Yatırım Programları”, “Özel İhtisas Komisyonu Raporları” gibi, ülkemiz ekonomisinin, kalkınma bağlamındaki temel dokümanı bu teşkilât tarafından hazırlanmış, uygulanmasının da izlenmesi yine bu kurum tarafından gerçekleştirilmiştir.
DPT, idari şeması hemen hemen aynen korunarak 2011 yılının Haziran ayında yapılan geniş kapsamlı idari reformda “Kalkınma Bakanlığı” adını alarak, 2000’lerin başından itibaren azalan önemi nisbeten biraz daha azalsa da faaliyetlerine devam etmiştir. Son olarak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin hukuki altyapısını oluşturan, sırasıyla 703 sayılı KHK, 1 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamaesi, 3 Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamaesi ve 13 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile, Kalkınma Bakanlığı yetki ve sorumlulukları büyük ölçüde Cumhurbaşkanlığına, kısmen de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na devrolunmuştur.
Yani 60’lı, 70’li ve 80’li yıllarda ve hatta 90’lı yıllarda, yani yaklaşık 40 sene müddetle Türk bürokrasinde çok etkin bir konumda olan DPT artık bir nostalji haline gelmiş bulunmaktadır. Biz burada DPT’nin işlevsel yapısını analiz edecek değiliz. “DPT yararlı olmuş mudur, olmamış mıdır” yorumları da yapacak değiliz. Ama, en azından, bir ülkenin milli eğitim politikasından savunma politikasına, ulaştırma politikalarından ekonomik politikalarına kadar her alanda sağlam bir plan ve planlama alt yapısına sahip olması gerektiğine inandığımızı ifade edelim. Aksi takdirde ciddi bir karmaşa durumu ile karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olacaktır. Bu vesileyle 1930’ların ilk yarısında uygulanan 1. Sanayi Planı’nın bu bağlamda, ülkemize Sümerbank, Etibank gibi değerleri kazandırdığını da hatırlatmak gerekmektedir.
DPT, sonradan siyasete atılan, yetiştirdiği bürokratlarla da ülkemizin önde gelen kuruluşlarından biri olmuştur. Cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal başta olmak üzere, dış ticaretten sorumlu, 1983 Aralık ayında kurulan 1. Özal Hükümeti’nin “Bakanlarüstü Müsteşarı” olarak nam yapmış olan Ekrem Pakdemirli; sonraki tarihlerde dış ticaretten sorumlu bakanlar Yusuf Bozkurt Özal ve Işın Çelebi bunlardan sadece bir kaçıdır.
Evet, artık DPT gerçekten nostaljik bir kurum konumundadır. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, planlı gelişme bağlamında üzerine düşeni yapacağını ummaktayız.
Ömer Berki