Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / HİZMET SÖZLEŞMELERİ
ESARETİN DİĞER ADI

HİZMET SÖZLEŞMELERİ
ESARETİN DİĞER ADI

O. Ertuğrul ÖNEN

Tam bir yıl önce 11 Mart 2019 tarihinde “Sizi Müşteri Temsilcisine Bağlıyoruz” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Bu yazıda, eskiden bankalara ya da hizmet aldığımız kurum ve kuruluşlara yönelik şikâyet, soru, talep, ödeme gibi eylemlerimizi direkt o yerlere giderek ve onların görevli ve yetkilileriyle görüşerek hallederken, artık telefonla veya internet ortamında yapmak durumuyla karşı karşıya kalmamızın yarattığı yer yer komik, bazen sinir bozucu diyaloglara değinmiştim. Tabii bu kurum ve kuruluşlarla bizi ilişki içerisine sokan esas neden çoğumuzun hemen hemen hiç okumadan imzaladığımız hizmet sözleşmeleridir.

Bankadan kredi alacaksanız, bir iletişim firmasından internet hizmeti almak istiyorsanız, TV kanallarına erişim için hizmet almayı düşünüyorsanız  ya da, mobil telefon şirketinden bir hat veya bir enerji şirketinden abonelik tesis edecekseniz, önünüze sayfalarca, okunmayacak kadar küçük harflerle yazılmış sözleşmeleri koyarak sayfaları çevirmeye ve sizi her sayfayı tek tek imzalamaya davet ederler. Onlarca sayfayı bulan bu sözleşmeleri bugüne kadar şöyle oturup ince ince okumuşluğum yoktur. Çevremde de okuyana hiç tanık olmadım.

Zaten önünüze sözleşmeyi koyarak sayfaları çeviren kuruluş yetkilisi de böyle bir beklenti içerisinde değildir. O hızla sayfaları çevirerek biran önce işini bitirmek ve yeni bir tutsağı kümese atmak aceleciliği içerisindedir.

Acaba okumaya kalkışsak ne derler diye düşünmüşümdür. Her halde “Bizim gibi koca bir kuruluşa güvenmiyor musunuz? Her halde sizi tuzağa düşürecek değiliz ya!” demeleri ihtimal dâhilindedir. Böyle uzun uzun okuyup incelemeye kalkanları hoş karşılamamaları olasıdır. Hatta aynı sözleşmeleri okumadan imzalayanların alaycı yaklaşımlarına muhatap olmanız da işten değildir.

İşte imzayı atarak adeta “Katolik Nikâhı” ile o kuruluşa bağlanmış oluyorsunuz. Bir kere belli bir süre bir yere kıpırdamanız mümkün değildir. Artık kümese girmişsiniz, etinizden de, yumurtanızdan da, öngörülen süre boyunca yararlanacaklardır.

Sürenin bitmesine yakın sizi arayarak, sürenin sonunda yeni bir taahhüt vermeye zorlarlar. Aksi takdirde ödeyeceğiniz ücret artacaktır. Kaçamayacağınızı bilirler. Zira, soğuk suya konulup, ocağın altı açılarak sıcağa yavaş yavaş alıştırılan kurbağa misali. Artık sıcağa alıştığınıza ve onların malı olduğunuza inançları tamdır. Bu nedenle, fazla ödemek yerine yeni bir taahhüde gireceğinizden pek kuşkuları yoktur. Genelde de böyle olur. Öyle olmasa bu kuruluşlar abone sayılarını sürekli artırabilirler miydi?

Haydi diyelim ki, sıcağa alışmasına rağmen tencerenin dışına atlamaya kalkanın işi kolay mıdır? Ne gezer. Sisteme girerken telefonla kolayca kurabildiğiniz bu ilişkiyi bozmaya kalktığınızda uzun süre direnirler. Size başka yol ve yöntemler önerir. Hatta vaatlerde bulunurlar. Olmadı, işi yokuşa sürerler. Artık iş yazıya, çiziye dökülür. Hatta elinizde kimliğinizle o kuruluşa gidip yetkili önünde sıraya girmeniz gerekebilir. Ayrılmak, dikkat, sabır, zaman, çaba ve kararlılık gerektirir. Öyle kolay değildir bu sözleşmelerden kurtulmak.

Kanaatimce burada devlete düşen bir görev bulunmaktadır.  Tamam, sözleşme özgürlüğünü kabul ediyoruz. Ama böylesine milyonları ilgilendiren ve düşünüldüğünde güçlü kuruluşlar karşısında zayıf kalan bireyleri korumak için bu tür sözleşmelerin çerçevesinin, esaslarının, hatta hacim ve yazı türünün bile kamu otoriteleri tarafından belirlenmesi gerekmez mi?

Aksi takdirde, okumadan imzaladığınız ve her yönüyle karşınızdaki kuruluşu koruyan bir sözleşmeden dolayı ihtilafa düştüğünüzde hak elde etmeniz mümkün değildir.

Devlet, bireylerini her türlü istismardan korumakla yükümlüdür.

 

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top