O. Ertuğrul ÖNEN
Bu ifade, “Türk Malı”, “Türkiye’ de üretilmiştir” kavramının İngilizce karşılığıdır. Basit bir tanım ve bunun İngilizce karşılığı olarak nitelemekten öte çok önemli sembol bir kavramdır.
Ülkemizi temsil eden değerlerimizden biridir. Bu nedenledir ki, Vakfımızın yayın organı bu ismi taşımaktadır.
Bir malın hangi ülkede yapıldığını gösteren “Made in Japan”, “Made in Germany”, “Made in USA”, “Made in China” gibi tanımlar o malın nerede üretildiğini ifadeden öte çok derin anlamlar yüklüdür.
Bu ifadenin arkasında o ülke hangisi ise onun tarihi, kültürü, sanatı, sanayi hemen her şeyi o kavramın bileşenleridir. “Made in …..” bunların tamamıdır.Bir yerde ülkenin genel imajının yansımasıdır.
Çocukluğumuzda “asılacaksan İngiliz ipiyle asıl” diye bir söyleyiş vardı. Bu İngiliz İmparatorluğunun bir ipe kattığı değerin ifadesi idi. Keza “İngiliz kumaşı” tabiri de aynı şekilde.
Bugün “Made in Germany”, yani Alman malı dediğimizde o biraz Bethoven’dır, biraz Goethe’dir, Albert Einstein’dır, Robert Koch’dur, Rudolf Diesel’dir, Bismarck’dır, Franz Beckenbauer’dır, Bayern Münih’dir, Mercedes’dir, Volkswagen’dir.
Yani o ülkenin toplam değerleridir. “Made in ……” bayrağını yukarılara çekmek uzun yıllara farklılıklara, tere ve emeğe mal olmaktadır.
Japonya geçmişi çok eskilere giden bir sanayi ülkesidir. Ancak, Dünya ticaretinin genişlediği İkinci Dünya Savaşını izleyen yıllarda kendisini uluslararası piyasalara kabul ettirmesi çok da kolay olmamıştır. Türkiye’de bile “Japon malı tapon malı” diye alay edilirken bugün Toyota’lar, Mitsubishi’ler, Sony’ler bir kalite sembolüdür.
Günümüzde bir mal eğer imajı sağlam, umumi kabul gören bir ülkede üretilmişse piyasalara girmekte zorlanmazken, imajı yüksek olmayan bir ülkenin çok daha kaliteli ve görece daha ucuz malı tercih edilmemektedir. Hatta aynı marka malın imajı yüksek bir ülkede üretileni, diğer ülkelerde üretilenlere tercih edilmektedir. Sony’nin Japonya’da ve Malezya’da üretilen bir cihazının müşteri gözünde değeri farklıdır.
Biz bir tekstil ülkesiyiz. Güçlü bir tekstil ve konfeksiyon sanayimiz var. Ancak fasonculuktan öteye geçemiyoruz. Dünyanın en önemli markalarının ürünleri burada yapılıyor. Ancak aslan payını marka sahibi firmalar alıyor. Firmalarımızın birçoğunun uluslararası piyasalarda markalarını kabul ettirme çabaları vardır ve bu çabalar Devlet tarafından da desteklenmektedir. Ancak, ülkemizin imajının ne yazık ki Fransa, İtalya düzeyinde olmaması, firmalarımızın markalaşma girişimini olumlu olarak destekleyememektedir.
Bugün imajı yüksek ülkelerdeki üretimlerin markalaşma şansı ve imkanı ülkemize göre çok çok fazladır. Çünkü bugün Made in Germany, Made in France, Made in USA imajları çoğu kez markaların ötesinde önem taşımakta ve yeni markalaşmalara değer katmaktadır.
Türkiye değerlerini tanıtamadığı gibi yeni değerler yaratmakta da maalesef çok başarılı değildir.
Ancak, hiçbir şekilde karamsar olmaya gerek olmadığını düşünmekteyiz.
Genç bir nüfusa sahibiz. Eğitim kalitemizi artırdığımız, refahın üretmekten geçtiğini topluma kabul ettirdiğimiz takdirde her alanda uluslararası başarıyı yakalayacağımızı, önemli bir tarihi geçmişe sahip olan ülkemizin imajını yükselteceğimizi düşünmekteyiz. Bileşenlerin değeri arttığından da “Made in Turkey”i bir bayrak gibi daha yükseklere taşımamız mümkün olacaktır.
İltifat marifete tabidir.