Üretici, tüketici tüm halkımızın hayatında yeri ve anıları olan bir kuruluştur Tekel.
Doğduğum, çocukluk ve ilk gençlik yıllarımı geçirdiğim Sivas’ın ana caddesi olan, İstasyon Caddesi’ndeki Tekel İdare Merkezi’nin ve depolarının yer aldığı bölgeye yaklaşınca burnumuza gelen o tütün kokusu, bugün halen belleğimde.
Büyüklerimize aldığımız halis şark tipi tütünden imal edilen Bafra, Gelincik, Yenice, Yeni Harman, Sipahi gibi sigaraların kimi kâğıt, kimi karton renga renk kutu ve ambalajları tüm canlılığı ile gözlerimin önünde.
Ancak, o bildiğimiz Tekel yok artık. O da bilinçsiz özelleştirme furyasının yok ettikleri arasına katıldı.
Ben hayatımın hiçbir döneminde bir sigara tiryakisi olmadım. İçkide ise olsa olsa sosyal içici sayılırım. Eşle dostla uygun bir ortamda, toplu bir yemekte veya resepsiyonda hepsi o kadar.
Dolayısıyla, üzüntüm bu yönüyle değil. Ancak, tarihi, köklü, devlete önemli bir gelir sağlayan ve hepsinden ötesi sayıları yüzbinlerle ifade edilen üretici kesimi destekleyen bir kuruluşun hep tartışma konusu kalacak bir bedelle özelleştirme adı altında varlığına son verilmesidir.
Özelleştirme sırasında adı Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş. olan Tekel, Osmanlı Yönetimi tarafından 1862 yılında İnhisar adıyla kurulmuştur. 1879 da Rüsumu Sitte Kararnamesi ile tekel gelirleri devletin iç borçlarına karşılık olarak yabancı bankerlere bırakılmıştır.
1883 yılında ise Osmanlı Devleti, dış borçları nedeniyle tütün tekeli ayrıcalığını yabancı sermayeli Tütün Rejisi’ne devretmiştir.
Büyük Atatürk’ün kurduğu genç cumhuriyet gerçek bir milliyetçi yaklaşımla Osmanlıdan intikal eden borçları üstlenerek ödemiş, yabancıların yönetim ve tasarrufunda olan varlıklarımızı ise millileştirmiştir.
İşte Tekel de 1925 yılında millileştirilerek bu tarihten itibaren İnhisar İdaresi adıyla hizmet vermeye başlamıştır.
1946 yılında adı Tekel Genel Müdürlüğü olmuştur. 1983 yılında statüsü Kamu İktisadi Kuruluşuna (KİK) dönüşmüştür.
1987 yılında ise Türkiye Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri adıyla statüsü, İktisadi Devlet Teşekkülü (İDT) olarak belirlenmiştir.
2003 yılına kadar faaliyetlerine bu isim ve hukuki yapıyla devam eden Tekel 2003 yılında özelleştirme kapsamına alınmış ve Alkollü İçkiler Sanayii Müessesesi ile Sigara İşletmeleri Sanayii Müessesesi ayrılarak anonim şirkete dönüştürülmüştür. Keza Tekel Dağıtım ve Pazarlama Müessesesi de Alkollü İçkiler ve Sigara Pazarlama ve Dağıtım A.Ş. olarak ayrı ayrı yapılandırılmıştır.
Bu işlemler yapılırken Özelleştirme İdaresi Alkollü İçkiler Sanayii A.Ş.’nin blok satış yoluyla özelleştireceğini ilân yoluyla duyurmuştur.
Alkollü içkiler şirketinin 2003 Kasım ayında yapılan ihalesi, aynı yılın Aralık ayında 2003/85 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile onaylanmış ve şirket Nurol, Limak, Özaltın, Tütsab ortak girişim grubuna 292 milyon dolar bedelle devredilmiştir.
Alıcı grup aldığı şirketi Mey A.Ş. ismiyle yeniden yapılandırmıştır. Devir işleminden iki yıl gibi kısa bir süre sonra şirketin % 90 hissesi 810 milyon $ bedelle bir Amerikan şirketi olan Texas Pasific firmasına satılmıştır.
Sigara bölümünün alkollü içkiler bölümüne paralel olarak blok satış yöntemiyle özelleştirme teşebbüsü ilkinde gelen teklifin yeterli görülmemesi, ikinci ihalede ise hiç teklif gelmemesi üzerine 2008 yılında üçüncü kez ihaleye çıkılmış ve BAT firmasının bir milyar yedi yüz milyon dolarlık teklifi uygun bulunarak satış 2008/23 sayılı Özelleştirme İdaresi Yüksek Kurulu kararıyla onaylanmıştır.
Böylece Tekel’in Osmanlı’dan bu yana devam eden tarihi serüveni hüzünlü bir şekilde noktalanmıştır. Bir sigara ve içki tutkunu olmamama rağmen, ülkeye fayda üreten tarihi bir kuruluşun kaybolup gitmesinin yanında, sayıları yüzbinleri bulan bir üretici kesiminin ve ülkemizin artık klasikleşen bir ürününün sahipsiz kalması bu özelleştirmenin en çok üzerinde durulması gereken yönüdür.
Özelleştirmenin üretici kesimine, sektör istihdamına, ülkemizin tarımsal üretim yapısına, tüketici alışkınlıklarına yansımaları bir başka yazının konusu olarak ele alınacaktır.
Özelleştirme ülke ekonomisine katkı sağlamıyorsa niçin yapılır?
O.Ertuğrul Önen