Kamuda genel müdür düzeyinde görev yaparken özel sektörden aldığım iki ayrı teklifin hikâyesini geçen haftalarda sizlerle paylaşmıştım.
Almanya’nın başkentindeki Büyükelçiliğimizde Ekonomi ve Ticaret Başmüşaviri olarak görev yaparken Almanya’da artık önemli hale gelen Türk işadamları varlığını örgütlü bir hale getirmek için yoğun bir çaba içerisine girmiştim. Bu vesile ile burada doğup büyümüş veya Türkiye’den işçi, talebe gibi değişik statülerde gelmiş ve zamanla girişimci olmayı seçmiş başarılı Türk iş adamlarını tanımaya başlamıştım.
İlginç başarı hikâyeleri vardı. Sıfırdan kısa zamanda önemli varlık edinen, işadamı haline gelenler bir hayli fazlaydı. İlk tanıdıklarım arasında yer alan Ali Akkanat bir köy öğretmeniydi. Bilahare kayınpederinin Almanya’da çalışmasının etkisi ile Almanya’ya öğretmen olarak gelmiş sonra akrabaları ile birlikte birtakım ticari faaliyetler yürütmüş, benim tanıdığımda ise artık özellikle tekstil sektöründe önemli yatırımları olan, ciddi dış ticaret büyüklüklerine ulaşmış bir işadamıydı.
Yine ilk tanıştıklarımdan bir diğeri ise Ali Akkanat’ın bacanağı, geçmişte ortağı ve hemşerisi olan Kemal Şahin idi.
Kemal Şahin’in hikâyesi de gerçekten çok ilginçti.
Konya Büyükşehir’in bir dağ köyünde doğan Kemal, devletin köyüne okul yaptırması ile ilk okulu okuma imkânına kavuşmuş, ailelerinin bu başarılı çocuğu okutma kararı alması üzerine Beyşehir’de ortaokulu okumuş; liseyi ise burs sınavını kazanarak devlet tarafından okutulmuştur.
Başarılı bir öğrenci olan Kemal Şahin babasının telkinleri ile Harpokulu sınavlarına girmesine rağmen gönlü başka taraftadır. Gizlice yurt dışı burs sınavlarına girer ve başarır. Üniversiteyi Etibank hesabına Almanya’da okuyacaktır. Nitekim Aachen Teknik Üniversitesi’nden metalurji mühendisi olarak mezun olur.
Ancak, kader Kemal Şahin’e de farklı bir yol çizmiştir. Daha öğrenci iken kayınpederi ve bacanağı ile yürüttüğü bir takım küçük ticari faaliyetler onu zamanla tekstil ağırlıklı olarak faaliyet yapan önemli bir işadamı haline getirir.
Ben Kemal Şahin’i tanıdığımda Şahinler Holdingin patronu, tekstil ve hazır giyim alanında önde gelen bir üretici ve ihracatçı idi.
Yurtdışındaki işadamlarının örgütlenmesi için verdiğimiz uğraşlarda en büyük desteği Kemal Şahin’den gördüm. Sosyal bir kişiliği vardı ve bu tür faaliyetlere çok önem veriyor ve öncülük ediyordu.
İyi ve dostane ilişkiler içerisinde iken, Türkiye’de Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığına atanmam nedeniyle Almanya’dan Türkiye’ye dönmüştüm.
Bu nedenle ilişkimiz büyük ölçüde kesintiye uğramıştı. Bir gün Kemal Şahin ziyaretime geldi. Ziyaretin dış görünümü tebrik amaçlıydı. Ancak esasında başka bir nedeni vardı.
Hal, hatır sorma ve tebrik faslından sonra Kemal Şahin “sen dış ticaretçisin, Enerji Bakanlığı’nda ne işin var, burası kariyerine uygun değil. Gel beraber çalışalım” diye esas niyetini açıkladı.
Kemal bey niyetini dolandırmadan ifade eden bir kişiliğe sahipti.
Göreve başlayalı henüz birkaç gün bile olmamıştı. Kendisine ilgisi ve teklifi için teşekkür ettim. Bakan Ersin Faralyalı ve Müsteşar Mahir Barutçu’nun arkadaşlarım olduğunu, daha işin başında onların bana gösterdiği güveni boşa çıkararak buradan ayrılmamın mümkün olmadığını, şartlar elverirse bir gün kendisi ile çalışmaktan mutluluk duyacağımı ifade ettim.
Anlayışla karşıladı ve bana hak verdi.
İki yıl sonra Ulaştırma Bakanlığı müsteşarlığına atanmıştım. Kemal bey yine vefa göstererek ziyaretime geldi. Tebrik etti ve teklifini yeniledi. ‘’İşte bürokrasinin en tepesine çıktın. Ancak, burasıda senin kariyerine uygun bir yer değil, teklifi kabul et ve birlikte çalışalım’’ dedi.
Bakanın ve başbakanın teveccühü ile yeni atandığım bu görevden hemen ayrılmamın ve bunun hoş karşılanmasının mümkün olmadığını ifade ettim.
Bu defa da olmamıştı.
Bir yılı aşkı Ulaştırma’da kaldıktan sonra yeni kurulan Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın başına getirilmiştim.
Kemal Şahin her görev değişiminde ziyaretime gelme geleneğini yine sürdürmüştü.
Ancak, bu sefer söylemi farklı idi.
“İşte tam yerini buldun. Kariyerine uygun bir birimin başındasın. Bu nedenle artık sana ayrıl gel beraber çalışalım demeyeceğim ’’ dedi.
Espriye birlikte güldük.
Hikâyesini anlattığım gibi Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın 6 ayını doldurmadan Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yasasını iptal etmesi ile buharlaşması sonucunda, Kemal beyin tam kariyerime uygun diye nitelediği bu görevim hukuken değilse de fiilen sona ermişti.
Kemal Şahin benimle çalışmaya kararlı idi. Büyük bir istikrarla teklifini her aşamada yenilemişti. Bu aşamada da fazla gecikmedi.
Bir gün telefonla aradı. “Bürokraside gelebileceğin her yere geldin. Artık bir hedefin kalmadı. Daha fazla düşünme, gel beraber çalışalım” diye teklifini yeniledi.
Düşünmek için süre istedim. Sonra arayarak teklifinden dolayı memnuniyetimi ifade ettim. Ancak koşullarım vardı. İstanbul’a taşınmayı ve şirketlerinin hiyerarşik yapısı içerisinde bir görev üstlenmeyi düşünmüyordum. Holdingin yönetim kurulunda görev alabilirdim. Kafamda bazı projeler vardı bunlardan birini yürütüp, belki projenin başına geçebilirdim.
Kemal bey esas itibariyle İstanbul’a gitmemi ve daha sık bir bağ istiyordu. Ama anlayış göstererek şartlarımı kabul etti.
Devlet’ten Şahinler Holding’e adım atarak, artık ben de özel sektöre geçenler kervanına katılmıştım.
Sonrası ise ayrı bir hikâye.
*Başkanımız Sayın Ertuğrul Önen’in anlatısıdır.