O tarihlerde Türk Parası Kıymetini Koruma Mevzuatı en sert şekilde uygulanıyordu ve 1989’da yayımlanacak 32 sayılı Kararın çıkmasına da daha yirmi yıla yakın bir zaman vardı. Döviz devletindi. Özel şahıslar döviz bulunduramıyorlardı, yasaktı ve sonunda hapis bile vardı. Bu cümleden olarak otomobil ithalatında sadece bedelsiz ithalat (bedeli yurt dışında kazanılmış döviz ile ödenmiş olan) sistemi çalışırdı.
Tabii otomobil almak isteyenler, yurtdışında döviz kazananlara (işçiler, devlet görevlileri) belli bir prim (permi) ödeyerek ithal hakkı satın alabilirlerdi.
Bir sabah ofise geldiğimde, patronumuz (Boss) rahmetli Hüseyin Avcı Bey: “Ege’den bir terzi-berber heyetinin Manhattan’ı gezip görmek için geldiklerini, bizim yardımımızı beklediklerini söyledi ve otelin adresini verdi. Piyasa görevlisi olduğumdan iş benimdi. Otele gittim, resepsiyondaki görevli odalarında olduklarını söyledi. Çıktım, kapı açıldığında manzara şöyleydi: İki yataklı odadaki yatakların üzeri öbek öbek yüzlük dolarlarla doluydu, tomar tomar.
Şok oldum, bütün vücudum buz kesti. Sabah metroda gelirken okuduğum gazetede; Gambino’ların bir restoranı basarak beş kişiyi öldürdükleri, metroda uyuşturucu almak için geçen birinden 5-10 dolar isteyen bir keşin reddedilmesi üzerine adamı bıçaklayarak öldürdüğünü okumuştum.
O tarihlerde asayişin çok bozuk olduğu şehirde bizler sağ cepte beş adet birlik, sol cepte iki adet beşlik ile metrolarda dolaşırdık, istendiğinde “takdim etmek” üzere.
Rengimin değiştiğini fark eden heyet üyeleri biraz tedirgin olmuşlardı. Ancak benim onlara verdiğim bilgilerden sonra daha bir kendilerine geldiler. Paranın gitmesi bir tarafa kolaylıkla canlısını da kaybedeceklerini belirttim.
Bu gibi durumlarla sık sık karşılaştığımdan, Ford ve GM (Chevrolet) otolarının yurt dışı satışlarının yapıldığı birimlerde “iyi müşteri” reytingim vardı ve bana çok yardımcı olurlardı. Heyeti ikiye bölerek randevuları aldım. Uzatmayayım, gayet renkli ve ateşli müzakerelerden sonra siparişleri verdik. Ancak burada anlatmaya en değerli olan müzakere şu mealde geçti: Baz fiyatı 3.000.-ABD doları olan Chevrolet Vega model (basit ve küçük bir model) araba almak isteyen arkadaş buna markanın firmasını neredeyse bütün seçimlik aksesuarlarını yükleyerek sonuçta 7.000.-ABD dolarına ulaştı. Bizim Amerikalı uzman ise “bu orta segment bir araba, buna bu kadar ekleme yapmak yerine ben size bir Impala vereyim, hem daha üst segment bir araba, hem de bütün bu aksesuarlar zaten arabada mevcut ve fiyatı 6.000.-ABD doları!”.
Ancak bizim arkadaş kafayı takmış Vega’ya, illaki bunu istiyorum diyor. Bizim uzman “özel imalata girecek ve falanca fabrika yerine filanca fabrikada üretilecek, teslim süresi dört-beş ayı bulabiliyor” diyor, bizimki “olsun” diyor. Parayı ve siparişi verdi kurtulduk.
Daha sonraki bir sipariş için gittiğimde aynı uzman bana bu siparişin “yılın olayı” olarak GM kayıtlarına geçtiğini söyledi.