Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / ANKARA – İSTANBUL (III)

ANKARA – İSTANBUL (III)

Son iki hafta sizlere Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul ile Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’yı anlattık. Konuyla ilgili bu üçüncü yazımızda bu iki kentimizi karşı karşıya koyup birlikte değerlendireceğiz.

İstanbul, orta çağdan bu yana önemli bir kenttir. Büyük imparatorluklara başkentlik yapmıştır.

Ankara, geçmişi tarihin 10.000 yıl öncesine kadar dayanmakla beraber Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti oluncaya kadar bir dünya kenti değil bir Anadolu kasabasıdır.

İstanbul Fatih Sultan Mehmet’tir, Kanuni’dir. Ancak, aynı zamanda Abdülhamit’tir. Vahdettin’dir.

Ankara Cumhuriyettir. Mustafa Kemal Atatürk’tür.

İstanbul, topraklarında kendi sultanlarını kucaklayıp misafir ederken, Ankara, Cumhuriyetinin kurucusu ve kendisinin yaratıcısı Atatürk’ü sinesinde barındırmaktadır.

İstanbul saraydır, kasrdır, av köşküdür. Zarif, inci gibi camiler kentidir.

Ankara Anıtkabir’dir. Çankaya Köşküdür. Cumhuriyetin ilk yıllarının hediyesi zarif ağır başlı ve son yılların icadı kaba, hoyrat devlet binalarıdır.

İstanbul denizdir, boğazdır, adalar, modalar, erguvanlar şehridir.

Ankara bozkırdır, kıraçtır, kardır, tipidir.

İstanbul fethedilmiş, işgal edilmiş, kurtarılmış esaret görmüş bir kenttir.

Ankara özgürlüğün başkenti olmuş, esaret görenlere önderlik etmiş bir şehirdir.

İstanbul Türkün ateşle imtihanında; olmadık fedakârlıkların, olmadık ihanetlerin, işbirliklerinin yaşandığı bir yerdir.

Ankara, Türkün ateşle imtihanında olmadık fedakârlıkların yaşandığı özgürlük meşalesinin yandığı, milletin kaderini bizzat eline aldığı bir umut vahasıdır.

İstanbul deniz gibi oynak, balık gibi kaygan, bahar rüzgârları gibi değişkendir.

Ankara bozkır havası gibi sert, kaya gibi sağlamdır.

İstanbul, çok sevmesine rağmen Atatürk’ün gönül koyduğu, nitekim İstanbul’un işgalden kurtulmasına rağmen yaklaşık dört yıl müddetle gitmeyerek bu kırgınlığını ifade ettiği bir kenttir.

Ankara Atatürk’ün yarattığı, hemşehrisi olduğu, onu hiç yanıltmayan ve bugün aziz hatırasını barındıran bir kenttir.

İstanbul biraz Bizans’dır, biraz Osmanlı ve de Türkiye’dir. Avrupa’dır, Asya’dır hatta son yıllarda biraz da Afrika’dır. Kozmopolittir. Adeta bir şehir devletdir.

Ankara Cumhuriyettir, Türkiye’dir. Anadolu’dur. Çağdaşlıktır.

İstanbul ekonomidir, sanattır, kültürdür, gastronomidir, medyadır.

Ankara siyasettir, bürokrasidir. Yasadır, tüzüktür, mevzuattır.

İstanbul doymak bilmeyen bir çekim merkezidir. Tüm Anadolu’yu, Trakya’yı, buraların insanlarını, değerlerini içine çeker. Bir kısmını öğütür. Önemli bölümünü gettolaştırır.

Anadolu’da büyüyen, yeşeren sermaye adeta denize ulaşmak isteyen nehirler, ırmaklar gibi İstanbul’a akar. İşte Ankara’nın Koç’ları, Adana’nın Sabancı’ları, İzmir’in Eczacıbaşı’ları köklerini terk edip bu denizde buluştular.

Bu çekim merkezi başta Ankara olmak üzere tüm ülkenin en başarılı sanatçılarını, en önemli sporcularını, mesleğin zirvesine çıkmaya aday gazetecilerini, çeşitli mesleklerden profesyonellerini adeta bir kara delik gücüyle çekip içinde hapseder.

Ankara, devletine kendi çarkı içinde hizmet etmeyi seçen kravatlı memur ordusunun ve çoğu bu işe bir vatana hizmet yolu değil de adeta meslek gibi sarılan siyasetçilerin kentidir.

Ankara’nın sokakları, parkları, evleri, meyhaneleri siyaset solur.

İstanbul, gücünü yalnızca değerleri kendine çekmek için kullanmaz. Bu güç aynı zamanda Ankara’ya, siyasete ülke yönetimine etki yapmak için de kullanılır. O dünyanın medya baronlarının, iş alemi kulüplerinin, bir eli hep siyasetin, meclisin yani Ankara’nın içinde dolaşır, bir şeyleri karıştırmaya, kendilerine göre düzenlemeye çalışırlar.

Kırılgan, aciz iktidar dönemlerinde Ankara, adeta İstanbul’un güdümündedir.  İşte İstanbul böylesine halen gizli başkent rolü oynamaya çalışan bir kenttir.

Ankara, siyasetin merkezidir. Ancak, çoğu kez bu siyasetin başka yerlerde, en çok da İstanbul’da kaynatılmasından rahatsız olunan, “egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ilkesine halel geliyor” diye endişe duyulan bir başkenttir.

Sonuç olarak İstanbul bir Dünya kentidir. Bir çekim merkezidir. Güzellikler ve çarpıklıklar kentidir. İstanbul bir kaoslar diyarıdır. Yaşanması zor ama aşık olunan bir şehirdir.

Ankara, güzelliği Anıttepe’den ve tarihinden ibaret olan Cumhuriyetimizin başkentidir. İstanbul’un tasallutuna rağmen bir asra yakındır değerlerimizin temsilcisidir. Çağdaş Türkiye’nin yüzüdür.

O.Ertuğrul Önen

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top