9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’i ölümünün ikinci yıldönümünde rahmet, saygı ve özlemle anıyoruz.
Merhum Demirel Cumhuriyet tarihimizin en önemli kişilerinden biridir.
Siyasi yaşamına 1962 yılında, 27 Mayıs ihtilalinden sonra Demokrat Parti’nin devamı olarak kurulan Adalet Partisi’nde genel idare kurulu üyesi seçilerek başladı.
Siyasi hayatımızda asıl tanınır hale gelmesi, 28 Kasım 1964 tarihinde bu partinin genel başkanlığına seçilmesinden sonradır.
1965 yılı başlangıcından itibaren Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrıldığı 2000 yılı Mayıs ayına ve hatta izleyen yıllarda Türk siyasetini etkileyen, belirleyen bir kişi oldu. Cumhurbaşkanlığı dönemi ve sonrası ise bir siyaset ve devlet bilgesi olarak geçti. Danışılan, tavsiyeleri alınan bir yol göstericiydi o. “Bir bilene soralım” diye siyasi deyişlerimize yerleşen söylem kalıbındaki “BİR BİLEN” oydu.
1966 yılında ben çalışma yaşamına ilk adımımı attığım günlerin başbakanıydı Süleyman Demirel. Ben Müsteşarlığa kadar yükselip emekli olduğumda Süleyman Demirel halen ülkesine ve milletine hizmet etmeye devam ediyordu.
Haksızlıklara uğradı, darbelere maruz kaldı. Yılmadı; ülkesinde demokrasinin yeşermesi, güçlenmesi için çaba harcadı. Hedefinden hiç şaşmadı.
Onun hedefi, “işi ve aşı olan bir millet ve müreffeh bir Türkiye” idi.
O gerçek bir demokrattı. Basının, muhalefetin çok sert, zaman zaman acımasız eleştirilerini hoşgörü ile bazen de esprili cevaplarla karşılaması olağandı.
İşte bir örnek;
Bir gazeteci soruyor;
“Sizi bulunduğunuz yerden altı kere indirdiler, halen nasıl oradasınız?”
Demirel Cevap veriyor;
“Ben altı kere gittiysem, yedi kere de geldim!”
“Yollar yürümekle aşınmaz” deyişi bir toleransın, demokrasi duruşunun yansıması değil midir?
Süleyman Demirel 40 yıla yaklaşan siyasi yaşamında 5 kez, toplamda 11 yıl 2 ay 21 gün başbakan, 7 yıl da Cumhurbaşkanı olarak bu ülkeye hizmet etmiştir.
Devlette otuz yıl çalıştım. Bu yılların önemli bir bölümünde Süleyman Demirel başbakan veya cumhurbaşkanı olarak görev yapıyordu. Dolayısıyla bir yerlerden bir yerlere gelmemi sağlayan kararnamelerin çoğunda onun imzası vardır.
Benim merhum Cumhurbaşkanımızla daha sıkı ilişki içine girmem, devlet görevinden ayrıldıktan sonraki yıllarda olmuştur.
Kurucusu ve başkanı olduğum Vakıflar vasıtasıyla hayata geçirdiğimiz “Dünya Türk İşadamları Kurultayı” projesi onu çok heyecanlandırmıştı.
Yurt dışından çok sayıda ülkeye dağılan Türk nüfusunun en dinamik kesimini oluşturan işadamlarının bir çatı altında toplanmasına çok değer veriyordu.
Bu organizasyonu himayesine alıp her türlü desteği vererek bu camiayı adeta kucakladı.
Kurultayların açılışını bizzat yapıp, dünyanın dört bir yanından gelen Türk asıllı iş adamlarına seslenmekten her zaman büyük bir haz duydu.
9. Cumhurbaşkanımızı son kez 2014 yılında Süleyman Demirel Demokrasi Müzesi’nin açılışında gördüm.
Bir yıl sonra ise onu ebediyete uğurladık.
O bir Cumhuriyet çocuğuydu. Cumhuriyete ve başta Büyük Atatürk olmak üzere onu kuranlara olan minnet borcunu hiçbir zaman unutmadı ve tüm yaşamını bu borcu ödemeye hasretti.
Bu millet onu unutmayacaktır.
O.Ertuğrul Önen