O. Ertuğrul Önen
Bizim kuşaklarımız bu yüce gönüllü Cumhuriyetin bize sundukları ile hayata tutunabilmiştir.
Anadolu’nun yoksulluğun eşit paylaşıldığı o günkü coğrafyasında, yetenekli gençlerin topluma daha iyi hizmet edebilecekleri noktalara gelebilmeleri için günümüzde “Eski Cumhuriyet” diye hafife alınan o günün cumhuriyet yönetimleri ülkenin kıt kanaat koşulları ile yine de bir fırsat eşitliğinin zeminini hazırlamayı başarmışlardı.
Biz hepimiz devlet ilk ve ortaokullarında, liselerinde, sanat ve öğretmen okullarında, üniversite ve yüksekokullarında cebimizden 5 kuruş çıkmadan okuma şansına sahip olduk.
Dağdaki çobanın yetenekli çocuğunun tanınmış bir bilim adamı, bir küçük esnafın çocuğunun ülkenin önde gelen bir hâkimi, sıradan insanların çocuklarının kaymakam, hâkim, genel müdür, ne bileyim işte toplumun en üst noktalarına ulaşan kişiler olabilmesi işte günümüzde ortadan kalktığını düşündüğüm bu fırsat eşitliğinin sonucudur.
26 Ekim 2014 günü Isparta’nın İslamköyü’nde Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi’nin açılışına katılmıştım. 9. Cumhurbaşkanımız merhum Süleyman Demirel’in sözleri hala kulaklarımda yankılanıyor. Söylediklerini aynen aktarıyorum.
“İslamköy’de bir kerpiç evde doğdum. Devlet köyümüze okul yapmasa okuyamazdım. Devlet beni okutmasa buradan çıkamazdım. Ben, Cumhuriyet’in verdikleri ile bir yerlere geldim. Elli yıl Atatürk’e borcumu ödemek için çalıştım.”
İşte bu, Cumhuriyeti kuran Büyük Atatürk’e ve Cumhuriyetin nimetlerine duyulan şükranın en yetkili ağızdan ifadesidir. Aynı zamanda onların kurduğu fırsat eşitliği düzeninin dağdaki çobanı ülkenin en önemli yönetim noktalarına taşıyan sistemin de en güzel örneklerinden biridir.
Ben en yakın çevremden söz edeyim. Cumhuriyetin bizlere verdiği imkânlar olmasaydı. Ben ve birçok arkadaşım hayatta ulaştığımız noktalara ulaşamazdık. Ülkemize ve milletimize hizmette geri kalırdık.
Devlet, yetenekli, köy ve küçük kasaba çocuklarını alarak onlara bir okul vermenin dışında parasız yatılı sistemiyle onlara barınak ve aş da veriyordu. Yani dillere pelesenk olduğu gibi onlara babalığını gösteriyordu.
Bu cumhuriyet yetenekli çocuklarını yurtdışında okutuyor, üstün yetenekli çocuklarına özel eğitim programları sunuyordu.
Biz devlet okullarının bize verdiği eğitim kalitesiyle yurt içi ve yurt dışı her türlü eğitim yarışmasında başarıyı yakalıyor, bir sıkıntı çekmiyorduk. Zengin, fakir, orta halli hepimiz devletin okullarından feyz alıyorduk. Zaten özel okul dediğin kaç taneydi. Ankara, İstanbul ve belki İzmir’de 5-10 okuldan ibaretti. Onlar zaten sıradan insanların gündeminde hiç yer almıyorlardı.
Özel okullar değil devletin belli başlı okullarıydı eğitimine imrenilenler. Atatürk Lisesi, Gazi Lisesi, Afyon Lisesi, Sivas Lisesi gibi bugün sıradanlaşan okullardı o günlerin yıldızları. Diyeceksiniz ki bugün de devletin okulları var. Onlara da para ödenmiyor. Ama bugün ne yazık ki devlet okulları bu yarışın gerisinde kalmış görünüyorlar ve artık çocuğuna bir özel okulda eğitim imkânı veremeyen aileler kendilerini sanki çocuklarına haksızlık yapmış, ona hayat yolunda destek olmamış gibi hissediyorlar.
Hatta çocuğunu özel okula vermeyi bir statü sembolü gibi görenler de az değil. Bu nedenle birçok aile hayatını kıt kanaat yaşamak pahasına çocuğuna özel okulda eğitim şansını vermek için kendilerini zorluyorlar.
Nerede benim o eski devlet okullarım. Görevim nedeniyle 8 yıl Almanya’da bulundum. Çocuklarım kısmen orada okudular. Sıradan bir işçinin çocuğu da, toplumda çok farklı konumlarda bulunan gelir düzeyi ve sosyal hiyerarşi olarak çok önlerde yer alan kişilerin çocukları da aynı devlet okullarında eğitim alıyorlardı. Mutlaka istisnaları vardır ama toplumun ağır basan çoğunluğunun çocuğumu özel okula yazdırayım diye bir düşüncesi olmadığı gibi böyle bir ihtiyaç da bulunmuyordu.
Biz hızla sosyal devlet olma niteliğimizi kaybederken, gelişmiş batı toplumları kararlı bir şekilde orada duruyorlar.
Ben eski diye alaya alınan o Cumhuriyeti seviyorum. Kendimi ona borçlu hissediyorum.
Başta bu Cumhuriyeti kuran Büyük Atatürk olmak üzere bu ülkenin kurucularına karşı minnet ve şükran doluyum.