O. Ertuğrul Önen
Küçük Bir Not: Gördüğüm lüzum üzerine
26 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan “Çiftçinin Bankası”
başlıklı yazımı bir kez daha bilgi ve
değerlendirmelerinize sunuyorum.
Ben memuriyete, daha doğrusu ilk ciddi, kariyere giden çalışma hayatına T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü’nde başladım.
Tarihi geçmişi, hizmet anlayışı, disiplini, bir camia ruhu yaratma becerisi ile bu banka benim tüm kariyerimde ve çalışma yaşamımda derin izlere sahip oldu.
O tarihlerde T.C. Ziraat Bankası Türkiye’nin her yerine yayılmış hizmet ağıyla Türk halkının tüm coğrafyada yanında ve hizmetinde olmuştur.
O yılların Ziraat Bankacılarının dillerinde dolaşan söylemle “Anadolu’da her kasabada Kaymakamlık önünde dalgalanan bayrağa eşlik eden ikinci bayrak Ziraat Bankası’nın önündedir.”
Gerçekten öyleydi. Ziraat Bankası en kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde kâr değil, vatan hizmeti peşindeydi.
Mithat Paşa’nın kurduğu bu kutlu banka, adına gerçekten yakışır bir uğraşın içindeydi. Bir yandan Anadolu’nun, Trakya’nın tüm kasabalarına bankacılık hizmetlerini götürüp, birçok yerde T.C. Merkez Bankası’nın fonksiyonlarını yerine getirirken, esas amacı olan Türk çiftçisinin desteklenmesi, Türkiye’de tarımsal koşulların iyileştirilmesi, tarımda verimliliğin, mekanizasyonun artırılması başta olmak üzere, %75’i çiftçi olan halkımızın tek güvencesi olmaya da sıkı sıkı sarılıyordu.
Çünkü, bankanın esas uğraş alanı tarımsal faaliyetlerin desteklenmesiydi. Bu amaçla devletin verdiği görevleri de üstlenerek bu alanda devlet politikalarının bir numaralı uygulayıcısı oluyordu.
Benim bankada çalıştığım yıllarda Tarım Kredi Kooperatifleri bankanın bir yan kuruluşu gibiydi. Banka yönetim kurulunda bu kooperatifleri temsilen bir yönetim kurulu üyesi görev yapardı.
Ayrıca, Zirai Krediler, Kontrollü Zirai Krediler, Teknik Müdürlükler gibi doğrudan tarımsal konularla ilgili birimler yanında Kooperatifler Teftiş Kurulu ismini taşıyan bir denetim birimi ile de Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatiflerinin ve bunların birliklerinin denetimleri yapılırdı.
Bu kooperatiflerin ve Birliklerin statüleri banka tarafından hazırlanır. Birliklerinde Banka temsilcisi bulunur, önemli yöneticileri banka tarafından atanırdı.
Kooperatifler ve Birlikleri, sahada, bankanın cephe birimleri gibi hareket ederlerdi ve bankayı hem genel hem de kişisel bazda bilgilerle donatırlardı.
Ayrıca Tarım Kredi Kooperatifleri üyeleri için bu yapı bir kefalet sistemi görevi de görürdü.
Çiftçinin, tohum, zirai ilaç, gübre, teknik ekipman gibi ihtiyaçları bu kuruluşlarca toptan temin edilir ve ihtiyaç sahiplerine dağıtılır ve bu uygulamalar Ziraat Bankası’nın denetimi altında ve finansmanıyla gerçekleştirilirdi.
Banka, Türk tarımını kılcal damarlarına kadar tanıyan, buna uygun olarak örgütlenmiş ve gerçekten adına yakışır bir şekilde faaliyet gösteren bir milli gurur kuruluşumuzdu.
Günümüzde Bankanın sıradan bir ticari banka haline geldiğini üzülerek görüyorum. Mevcut dokuz genel müdür yardımcısından birinin altında sıralanan onlarca birimden biri tarım kredileri ile görevli görünüyor.
Kooperatifler teftiş kurulunun yerinde yeller esiyor. Bankanın Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri ve bunların birlikleri ile olan sıkı bağları tamamen koparılmış, en acısı Anadolu’nun tam ortasında yer alan Cumhuriyetin Başkenti Ankara’daki tarihi binasından İstanbul’a göçmüş.
Adeta çiftçiden, topraktan, tarımdan biraz daha uzaklaşmış, adındaki şerefli “Türkiye Cumhuriyeti” ibaresini atmış, sıra acaba adına mı geliyor diye düşündürüyor insanı.
Tarımı, çiftçiyi desteklemeye Denizbank soyunmuş, reklamlarında tarımdan, çiftçiden söz ediyor. Ne diyelim?
Ben 60’lı, 70’li yılların Ziraat Bankası’nı arıyorum. İnanıyorum ki her geçen yıl güç kaybeden tarım kesimi de benimle aynı duygu ve düşünceleri paylaşıyordur.