Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / EĞER BARIŞ İSTİYORSAN SAVAŞA HAZIR OL

EĞER BARIŞ İSTİYORSAN SAVAŞA HAZIR OL

O. Ertuğrul Önen

Son günlerde ülkemizin savunma sanayinde yaşanan gelişmeler ilgimi çekmeye başladı. Gerek kamu gerekse özel sektörün elde ettiği başarıları gurur verici ve dostun güvenini düşmanın çekinmesini sağlaması açısından da gerekli görüyorum.

Hani bir söz vardır; “Kötü komşu insanı ev sahibi yapar” diye. 1974 yılında yaptığımız haklı Kıbrıs Barış Harekâtının ardından başta ABD olmak üzere batılı sözde müttefiklerimizin ambargoları yüzünden uçaklarımızın havalanamaz, tanklarımızın yürüyemez hale gelmesi üzerine deyim yerindeyse artık canımıza tak etmiş ve kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye karar vermiştik.

Bu cumhuriyetin kurucusunun barışı öne çıkaran “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” söylemi orada dururken ne gerek var şimdi bu silah sanayi ile ilgili övgülere diye düşünüyor olabilirsiniz. Bir kere bunun adı savunma sanayidir. Mutlaka saldırgan amaçla kullanılması gerekmez. Ne demişler eğer barış istiyorsan savaşa hazır olacaksın.

Burnumuzun dibinde Yunanistan batının şımartması ve arkalaması ile her gün bir bela çıkarırken, hemen tüm sınırlarımız kan ve ateşle çevriliyken kimse bizden kuzu olmamamızı beklememelidir. Nitekim, “Savaş eğer hayati değilse cinayettir” diyen Büyük Atatürk’ün döneminde silahlı kuvvetlerimizin gereksinimi için önemli atılımlar yapılmış, başarılar sağlanmıştır.

1921 yılında Askeri Fabrikalar Umumi Müdürlüğü kurulmuş silah, mühimmat ve gaz maskesi üretimine geçilmiştir. 1924 de askeri amaçlı Gölcük Tersanesi kurularak faaliyete geçirilmiştir.

Nihayet en önemlisi 1926 yılında Kayseri’de Tayyare ve Motor Türk A.Ş.’nin kurulmasıyla Türk Havacılık Endüstrisinin temeli atılmıştır. Bu tesislerde toplam 112 uçak üretilmiş ve Atatürk’ün ölümünden sonra 1939 yılında maalesef üretim durdurulmuştur.

Aynı şekilde o dönemin ünlü iş adamlarından Nuri Demirağ’ın kurduğu tesislerde de Hava Kuvvetleri ihtiyacı için eğitim ve nakliye uçakları üretilmiştir. Görüleceği üzere cumhuriyetin ilk kuruluş yıllarından itibaren bu ülkenin önemli bir savunma sanayii geçmişi vardır. 1950 de kurulan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu bu zincirin son halkası olmuş ve NATO’ya girmemizle Amerika Birleşik Devletleri’nden kısmen hibe kısmen bedeli mukabilinde silah ve mühimmat temin etmenin kolaylığı ile savunma sanayii hamlelerinde bir duraklama devrine girilmiştir.

Adamlar bizi adeta uyuşturucuya alıştırır gibi kendi modası geçmiş, miadını doldurmuş silah ve mühimmatlarıyla bağımlı hale getirmişlerdir.

Peki ne zaman aklımız başımıza gelmiş? Yanı başımızda bulunan Kıbrıs’ta Rumlar azgınlaşarak Türk nüfusu yok etmeye niyetlendiğinde ister istemez soydaşlarımızı bu saldırılardan korumak üzere her harekete geçtiğimizde ABD’nin ve batının önde gelen diğer ülkelerinin ağır yaptırımları ile karşı karşıya kaldığımızda diyebilirim. Özellikle 1974 yılında sorunu kökten çözmek üzere Kıbrıs’a yaptığımız Barış Harekâtından sonra maruz kaldığımız ağır ambargolar bize tam bir doping etkisi yapmıştır.

Halkın bağışlarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine destek olmak amacıyla hayata geçirilen vakıfların kurduğu Aselsan, Aspilsan, Havelsan gibi teknoloji şirketleri zaman içerisinde yaptıkları başarılı çalışmalarla, ulusal savunmamızda dışa bağımlılığı azaltan ve bu alanda ileri teknolojiye geçişi sağlayan önemli atılımlar yapmışlardır. 3238 sayılı kanunla 1988 yılında kurulan Savunma Sanayii Müsteşarlığı ile savunma sanayinde kendi kendine yeterlilik düzeyini arttırmak ve bu alanda çağdaş teknolojiye geçmek bir devlet politikası haline getirilmiştir.

Günümüzde Türk Savunma Sanayii onlarca kamu ve özel sektör şirketinden oluşan güçlü bir yapıya kavuşmuş ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçlarının önemli bir bölümünü karşılar ve özgün ürünler üreten bir düzeye ulaşmıştır.

Bugün ülkemiz milli gemisini, milli tankını yakın bir gelecekte milli savaş uçağını yapar hale gelmiştir. Akıllı mühimmat da dahil olmak üzere mühimmatını üreten ülkemiz insansız hava araçları teknolojisinde de dünyanın dikkatini çeker ve başarıları kanıtlanmış bir konuma ulaşmıştır.

“Bir musibet bin nasihatten evlâdır” diye bir deyiş vardır. Bizimki de biraz öyle olmuştur.

Sözde müttefiklerimizin dostane olmayan yaklaşımları bizi kendimize getirmiş ve kendi işimizi kendimiz görme bilincimizi güçlendirmiştir.

Biz muhakkak ki Büyük Atatürk’ün “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir” söyleminin gereğine inancımızdan hiçbir şey kaybetmeyeceğiz.

Ancak, “Eğer barış istiyorsan savaşa hazır ol” deyişine uygun olarak da yurdumuzun savunması için eksiksiz, noksansız hazır olmaya devam edeceğiz.

Son söz; Yurtta Sulh Cihanda Sulh.

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top