O. Ertuğrul ÖNEN
Geçen salı günü Çankaya Üniversitesi’ndeydim. Eskişehir yolundan gelip geçerken aşina olduğum kampüse ilk kez girdim. Doğrusu olumlu anlamda bir sürprizle karşılaştım. Üniversitenin kampüsü, mantar gibi hızla ortaya çıkan birçok vakıf üniversitesi ile kıyaslanmayacak kadar görkemli, amaca uygun bir yapılanmaya sahipti. Kurucularının eğitim dünyasından gelmesi sanıyorum bu özenli ve cömert yaklaşımın altında yatan nedenlerin başında geliyor.
Üniversite 25. kuruluş yılını kutluyor. Çeyrek asırdır eğitim verdikleri hizmetlerinden dolayı ben de kendilerini kutluyor ve daha nice çeyrek asırlar hizmetlerini üstün başarı ile sürdürmelerini diliyorum.
25 yıl kutlamaları etkinlikleri çerçevesinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin dış ticaret bölüm başkanı Sayın Prof.Dr.Mahir Nakip’in nazik daveti üzerine ben de gençlerle bir arada olmak mutluluğunu elde ettim.
Benden istenilen gençlere “Dünya ticareti ve bu ticarette Türkiye’nin yeri” konusunu sunmamdı.
Elimden geldiğince üniversitenin dış ticaret bölümünü seçmiş veya bu konulara ilgi duyan gençlerine geçmişten geleceğe dış ticaretin dünyada geçirdiği aşamalara, dış ticarete ilişkin teoriler ışığında değinerek tarihin bu en eski uğraş konusunun geçmişten günümüze kısa hikayesini sunduktan sonra ülkemizin bu hikâyenin içindeki yeri ve bizim hikayemizin nasıl geliştiğine ilişkin bilgiler vermeye çalıştım. Konuşmamda Türkiye’nin geleceğini emanet edeceğimiz bu genç insanların belli konulara dikkatini çekmeye özel bir çaba gösterdim.
Bunlardan ilki, dünya ticaret hacminin dünya ekonomisinden daha hızlı büyüdüğü gerçeğiydi. Dünya ticaretinin önündeki engellerin kaldırılması çabalarının sonucu olarak dış ticaret pastası hızla büyümektedir. Bu pastadan daha fazla pay alabilenler geleceğin zengin toplumları olacaktır.
Diğer bir husus, 60’lı yıllarda biz kendimizi İspanya, İtalya ile kıyaslarken bugün onların bir başka lige yükselmiş olduğu, hatta o yıllarda ekonomik göstergeler itibariyle bizim 3-5 kat gerimizde olan Güney Kore’nin bizi tüm ekonomik göstergeler itibariyle çok çok geride bıraktığıdır.
Bu kadar mı? Uzakdoğu’nun Tayvan, Tayland, Malezya ve hatta iç savaşlarla yanıp yakılan Vietnam gibi ülkelerinin bile gerisinde kaldığımızı üzülerek ifade etmek zorunda kaldım.
Sonra 60’larda bizim çok gerilerimizde olan Güney Kore’nin dünya ihracatından %3.4, bizim Konya ilimiz kadar olan küçük Hollanda’nın %3.8 pay alırken koskoca Türkiye’nin payının %1’lerde kaldığına dikkatlerini çektim.
Hiçbir doğal zenginliği olmayan bu küçük ülkelerin başarılarının iyi eğitilmiş insan gücünden kaynaklandığını belirttim.
Bizim durumumuz 1500 metre yarışında bize 500 metre avans verip sonra arkadan yetişip geçmelerine benziyor. Böyle giderse bizi geçmeyen kalmayacak.
Eğitime yeterli kaynak ayrılmamasının, amaca yönelik bir eğitim stratejisi izlememizin ve eğitim politikalarımızın yaz boz tahtasına dönmesinin tüm yarışlarda olduğu gibi dış ticaret yarışında da bizi yaya bıraktığını ifade ile esas noktalara değindikten sonra bu yarıştaki başarısızlığımızın diğer nedenlerini de sıralayarak konuşmamın bu bölümünü sonlandırdım.
Bugün ülkemizde dış ticaret özelinde 4 yıllık eğitim veren 97 fakülte ve yüksek okulla, 197 adet iki yıllık meslek yüksek okulu bulunmaktadır.
Bunların önemli bir bölümünün yeterli, ehil, öğretim kadrolarına sahip olmaması nedeniyle sektörün ihtiyacı olan nitelikte eğitim veremedikleri bir gerçektir.
Kaldı ki, iyi yetişmiş gençlerimizin bile günümüzün rekabet koşulları içerisinde ek kazanımlar edinmeye, farklı olmaya, yüksek öğrenimde öğrendiklerinin üzerine eklemeler yapmaya zorunlu olduklarına da kendi gözlem ve deneyimlerimin ışığında dikkatlerini çekmeye çalıştım. Dilerim söylediklerim onlarda bir iz bırakmış olsun.
Öğrencilik günlerini bilirim. Her şey toz pembedir. Hayatın katı gerçekleriyle henüz yüzleşilmemiştir. Öğrenim sonrası sert rekabet ortamına zamanını iyi değerlendirerek kendilerini hazırlayanlar başarıyı yakalayacaklardır.
Tüm gençlerin talihlerinin ve yollarının açık olmasını, Büyük Atatürk’ün kendilerine emanet ettiği bu ülkeye güzel hizmetler yapmalarını diliyorum.