O. Ertuğrul ÖNEN
Yaklaşık iki yıl önce “İşte bunlara sinirleniyorum” başlıklı bir yazı yazmıştım. Günlük yaşamda her gün karşılaştığımız türlü çarpıklıklara, bir türlü düzeltilemeyen alışkanlıklarımıza, vergilerimizle güya bize hizmet edenlerin vurdumduymazlıklarına değinerek sizleri de duygu ve düşüncelerime paydaş edip ferahlamaya çalışmıştım.
Ferahladım mı? Ne gezer; çünkü bu yapı her gün yeni çarpıklıklarla, olumsuzluklarla ya da hiçbir şeyi daha iyi yapmayarak, olumsuzluklarda ısrar ederek ferahlamaya imkân vermiyor; deyim yerindeyse rahat nefes aldırmıyor. Örnek mi istiyorsunuz? Buyurun;
Vakıf binamızın girişinin de yer aldığı yol, planda yaya yolu olarak görünüyordu. Yokuşun dikliği nedeniyle yolun bitişi ise merdivenle sonlanıyordu. Yanımıza yapılan “Nokta” isimli helezonik binanın garaj ve yükleme-boşaltma kapısı bu yola açılınca bizim merdiven de yol oldu. Bu daracık sokağı araçlar park yeri olarak kullanınca yol tek şeride düşüyor. Karşıdan gelen bir araçla karşılaşınca çekişme başlıyor. Bu kadar mı? Gelip tam çıkışımızın karşısına park ediyorlar. Çıkabilirsen çık; tam sinir harbi. Önümüze park etmeyi önlemek için sabit engel koyarsak belediye kaldırtıyor. Sabit olmayanları ise araç sahipleri bir kenara atıyor.
Önlem almaları için belediyeye başvurduk. Hiç değilse burayı tek yönlü yol hâline getirin diye. Cevap “O yol yaya yoludur.” şeklindeydi. Bu yol yaya yoluysa bu arabaların işi ne burada? Cevap yok.
Gelelim bir başka konuya; bilmem dikkatinizi çekiyor mu, bizim TV kanallarının her birinin ses düzeyi farklı. Bir kanaldan diğerine geçince mutlaka ses ayarını düzeltmeniz gerekiyor. Sorun bu olsa “hadi neyse” diyeceğim. Gelin görün ki reklamlar başlayınca istisnasız tüm kanallarda ses düzeyi oldukça artırılıyor. Hasta var, uyuyan küçük çocuklar var, apartmanların duvarları karton kalınlığında, komşuların rahatsız olma ihtimali var. Bu durumu kendime dert edindim ve çözüm için bir yazıyla RTÜK’e başvurdum. RTÜK Başkanının imzasıyla bu konunun kendi yetkilerinde olmadığını bildirdiler. Ama kim yetkili ve bu yetkisini neden kullanmaz, cevabı yok. Sinir olmaya devam.
Diğer bir sinir olduğum husus, merdiven basamaklarının büyük çoğunluğunun farklı yüksekliklerde olması. Allah aşkına bunun bir standardı yok mu? Kaldırım yüksekliklerine ne demeli? Bir bölümü neredeyse yolla aynı hizadayken, bir bölümü yükseklikleri itibarıyla inerken de çıkarken de yaşlıları, çocukları zor durumda bırakmaktadır. Araba park ederken, araç kapısını açarken tamponu ya da kapıyı çarpmak bize mahsustur. Çünkü gelişmiş ülkelerde kaldırımlar standart yüksekliktedir ve bu yükseklik bu tür durumlara yol açmayacak şekilde ayarlanmıştır. Açtınız aracın kapısını, kaldırıma çarptınız ve inemediniz; siz olsanız sinirlenmez misiniz? Logar kapakları ya yüksektir, aracınızın altını çarparsınız ya da çukurdur, içine girer kaza yaparsınız. Yolla logar kapağını aynı düzeyde yapmak bu kadar mı zor, gelin sinirlenmeyin. Sürücülerimizce yol süsü kabul edilen yaya yollarında cesaret testine tabi tutulmak ise deyim yerindeyse sinirlerimi zıplatıyor.
Anlat anlat bitmez; anlattıklarıma ve anlatamadığım daha nicelerine sinirleniyorum. Sinirleniyorum da faydası ne?
