Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / Merhaba

Merhaba

Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer kürkçü dükkânı misali, aylar sonra Vakıfta odamdayım. İlk işim birikmiş kalın bir takvim yaprağı kümesini çevirerek günümüze getirmek oldu. İşte yaşamak böyle bir takvim yaprağı kümesi gibi; ömrümüzü harcayıp duruyoruz.


Her değişim, her devir teslim nedense bende melankolik bir etki yapar. Oysa bu yazıyla niyetim yine, geçen yıllarda olduğu gibi Bodrum’un ismine yakışmayan gerçeklerinden söz etmek.


Akdeniz kıyısındaki önemli ülkelerin sahil şeridinde yer alan birçok kentini görüp tanımış biri olarak kıyaslama yapabilecek durumdayım. Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Bodrum kadar ihmale uğramış, örselenmiş, kaderine terk edilmiş hiçbir yer görmedim bu ülkelerde.


Yazın 1,5 milyona ulaşan kent nüfusunun önemli bir bölümü içme suyu, pis su, yol, enerji gibi hizmetlerin bir bölümünden ya hiç yararlanamamaktadır ya da bir kısmından ara ara yararlanabilmektedir. Artık yeşili tamamen tükenen kentin sahilden tepelerin üstlerine, zirvelerine kadar tırmanan ev yığınlarının çoğu kendi problemini kendileri çözmek durumundalar. Kanalizasyon olmadığı için hepsinin arıtma tesisleri vardır. Ancak bu arıtma tesisleri işletme maliyetleri nedeniyle çoğu kez kriterlere uygun çalıştırılmamaktadır.


Peki yeterince arıtılmayan pis su nereye gitmektedir? Sanıyorum tahmin ediyorsunuzdur. İçme değil ama kullanma suyu açılan kuyulardan temin edilmektedir. Bir kısım sitelere güya şehir suyu da bağlandı ama aktığını gören yok. Yaşanan kuraklık problemiyle su problemi çözümsüzlüğe doğru gidiyor. Şehir suyu yok, kuyular kurudu, tankerlerle su taşıtıyor siteler. Çok kısa süre sonra o kuyular da su vermez olacak.


Bu durumu gören ve imkânı olan siteler deniz suyunu arıtarak kullanma suyu elde etmek üzere pahalı arıtma tesisleri kurmaya başladılar. Çölle kaplı ülkelerin uygulaması artık bizde de günlük yaşamımıza giriyor. Elektriğin her gün kaç kez kesildiğini saymak mümkün değil. Bu nedenle yine imkânı olan sitelerin tamamı jeneratör edindiler. Jeneratörler günün her saatinde devrede. Olmayan kaderine küsüyor.


Yollar son derece yetersiz ve bakımsız. Yama üzerine yama; hoplaya zıplaya gidiyorsunuz gideceğiniz yere. Böbrek taşı düşürmek için birebir, daha ne isteyelim, bedava tedavi! Yalıkavak-Ortakent arasındaki çok işlek bir yol yıllardır yapılıp bitirilemedi. Konvoy hâlinde gidişler gelişler bakalım ne zaman son bulacak.


Türkiye’nin en tozlu kentlerinden biri Bodrum. Arabanızı yıkatıyorsunuz, ertesi gün neredeyse tekrar eski hâlini alıyor. “Hiç mi iyi bir şeyi yok bu kentin?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Her şeye rağmen bozamadığımız olağanüstü güzel bir iklimi var. 35-36 derecede bile sizi bunaltmayan bir güzellik. Bir türlü kirletmeyi başaramadığımız güzelim koyları ve entelektüel birikimi, dost ortamları bizi buraya çekmeye devam ediyor.


Dönüşten kısa süre önce değerli dostum, emekli büyükelçi Ender Arat’ın başarılı resim ve figür sergisinde bu kentin entelektüel atmosferini bu sezon bir kez daha soluma fırsatını bulduk. Çok başarılı bir diplomatik geçmişin ardından Ender Arat, yayımladığı kitapları, köşe yazıları, müze kurma çalışmaları yanında rengârenk balıklarıyla resim sanatında yeni bir akımın öncüsü olma yolunda ilerliyor; üretmeye, bu topluma katkıda bulunmaya devam ediyor.


Sıkıntıları ve güzellikleriyle bir yazı daha geride bıraktık. Dileğim, tüm dostlarımın kaygısız, sorunsuz yeni yazlar yaşamaları; kış soğuğunda bile içlerinin yaz sıcaklığı ve aydınlığıyla dolmasıdır.

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top