Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / PUSLU HAVA

PUSLU HAVA

O. Ertuğrul ÖNEN

Millet olarak son aylarda her şeyi bir tarafa bırakarak kurlar, fiyat artışları, uzayan ihtiyaç kuyrukları ile yatıp kalkar olduk.

Ekonomist Ege Cansen’in sıklıkla tekrarladığı gibi biz iki paralı bir ekonomiyiz. Kendi milli paramızın yanında, döviz dediğimiz ama çoklukla Amerikan doları ile temsil edilen yabancı paralar da ekonomik sağlığımız, dengelerimiz üzerinde etkili oluyor.

Hatta dominant olan ne yazık ki milli paramızdan daha çok bu paralar. Son aylarda her sabah yeni bir rekora uyanıyoruz. Bu yükselişin nerede duracağını kestiremiyoruz. Ekonominin aktörleri gibi, sade vatandaşlar da önlerini göremiyorlar, nasıl davranacaklarını kestiremiyorlar.

Tek net görebildikleri ellerindeki milli paramızın günden güne eriyip gittiğidir. İşte onlar da buna göre pozisyon almaya çalışıyorlar.

Ne var ki yüksek bir işsizliğin hüküm sürdüğü, çalışan nüfusunun yarısından fazlasının asgari ücret aldığı, emeklilerinin tam rahat edecekleri yıllarda asgari ücretin altında bir gelire sahip olduğu toplumumuzda insanlar zaten günübirlik yaşıyorlar. Bir şeylere karşı pozisyon almaya imkanları mı var?

Ülkemiz sınır ülkelerinin ucuz pazarı haline gelmiş, bir zamanlar halklarına acıma duygusuyla baktığımız Bulgar vatandaşları, Azeri kardeşlerimiz artık sınır şehirlerimizde alışveriş yapıp kıymetlenen paralarının tadını çıkarıyorlar.

Bu manzaralar bana Almanya’da görev yaptığım yıllarda o günkü bölünmüş Almanya’nın doğusunun başkentine o zamanki isimlendirmesiyle Doğu Berlin’e yaptığım bir seyahati hatırlatıyor. Doğu markı, batı markı karşısında nerde ise yüzde bin beş yüz yani 15 kat değer kaybetmişti. Her şey bize ne kadar ucuz gelmişti. Orada insanların nerede ise bir maaşı eden ve vitrinlerde imrenerek seyrettikleri ayakkabılar bizim için haydi haydi bir hamburger menüsü fiyatına geliyordu. O günleri tekrar hatırlıyorum ve bugün yaşadıklarımız içimi acıtıyor.

Bu işin bir yanı, diğer yanı ise değişken, puslu piyasa koşullarının tedarik zinciri üzerinde yaptığı etkiler. Bence esas üzerinde durulması gereken işin bu yönüdür. Ekonomik koşulların negatif gelişimi, piyasanın oynaklığı, piyasa aktörlerini normalden farklı davranışlara sevk etmektedir. Elinden çıkardığı malın her gün fiyatının arttığını gören üretici piyasaya mal vermekten imtina ederken, sattığı malı elde ettiği gelirle yerine koyamayan toptancı da stokçuluğa soyunmaktadır. Keza perakendeci de elindeki malı tüketiciye sunarken nazlı davranmaktadır. Bu tür yaklaşımların mal kıtlığına, karaborsaya neden olacağı açıktır. Mevcut ekonomik durumun ekonomi yönetiminin eseri olduğunu kabul ediyoruz. Ancak, piyasada izlediğimiz kadarıyla gerekçeleri haklı olmayan, açıklanamayacak fiyat artışları olduğu da maalesef görülüyor. Hani “kurt puslu havayı sever” deyişine uygun olarak bu puslu havayı vurguna çevirmeye çalışanlar da az değil.

Olan fakir fukara garip gureba geniş halk kesimlerine oluyor. Ekonomi yönetimini ekonominin gereklerine göre davranmaya, puslu havayı vurguna çevirmeye çalışanları da insafa ve vicdanlarının sesini dinlemeye davet ediyoruz.

Bu güzel ülke ve bu çalışkan halk tüm bu yaşadıklarını hak etmiyor.

Değil mi?

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top