Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / İHRACAT REJİMİ KARARLARI

İHRACAT REJİMİ KARARLARI

O. Ertuğrul ÖNEN

Bu kavramı artık pek duymuyoruz. Geçmişte her yıl ihracat ve ithalat rejimi kararlarının açıklanması büyük bir ilgi ve heyecanla beklenirdi. İthalat Rejimi Kararı’nda yeralan kelimeler, noktalar, virgüller, listeler, dağıtım kriterleri birilerinin yolunu tıkarken, birileri için talih kuşunun konması ile eşdeğer etki yapardı.

Resmi Gazeteleri, bugünkü gibi hemen internetten görmek tabiî ki mümkün değildi. Koyu renkli saman kâğıda basılmış Resmi Gazete satır satır incelenir, usta! yorumcular bundan mutlak kazanç sağlayacak bir kapı bulur girerlerdi.

İhracat Rejimi Kararları bu kadar heyecan uyandırmasa da yine de merakla beklenirdi. İlanı, gazeteler için önemli haber sayılırdı. Geçmişte bazı kararların ilanından önce Ticaret Bakanlarının basın toplantıları ile ilgili kamuoyunu aydınlattığı da olurdu.

Paramız konvertibl değildi. Hatta yurtiçinde döviz bulundurmak, döviz hesabı açmak, döviz transferi, istisnalar dışında yasaktı.

Dolayısıyla ihracat rejimlerimiz, döviz kazancının emniyete alınması, yurda zamanında getirilmesi, kıt kanaat ürettiğimiz malların değerine satılması gibi bir dizi hususu düzenleyen kısıtlayıcı hükümler taşımak zorundaydı.

Nispeten bürokrasiden arındırılmış sayılan 1978 ve 1979 yıllarına ilişkin ihracat rejimi kararlarını incelediğimizde dahi tescile bağlı ihracat, lisansa bağlı ihracat, izne bağlı ihracat, kredili ihracat, konsinye ihracat ve buna benzer bir dizi ihracat çeşidi sıralanmış ve bunlar için alınacak izinlerin yöntemi düzenlenmiştir.

Keza ihracat bedelinin dış piyasalarda elde edilebilecek azami düzeyle gerçekleşmesini teminen asgari ihraç fiyatı uygulaması mevcuttur. İhracatçının ülkenin hakkı olan dövizin bir kısmını yurtdışında bırakmaması için kılı kırk yarılırdı. Ancak, doğaldır ki, konulan ölçü her zaman doğru sonuç vermeyebilirdi. 40 tonluk bir parti ile 40.000 tonluk bir partide aynı fiyatın aranması gibi, yine geleneksel bir piyasa ile ilk defa girilecek bir pazarda farklı olması gereken fiyat tavizinin verilememesi gibi.

Bu gibi durumlarda zaman zaman ta bakanın oluruna kadar götürülerek ve çok değerli olan zamanı harcayarak özel izinler verilirdi. Ama bu da genel uygulamayı zedeler, çoğu kez dedikoduya yol açar, bu nedenle de pek tercih edilmezdi. İlk kez 09.07.1975 tarih ve 7/10198 sayılı Bakanlar Kurulu kararnamesi ile yürürlüğe konulan 1978 ihracat rejimi kararında “asgari ihraç fiyatı” yerine “fiyat uygunluğu” tanımı getirilmişti.

O gün için bu, bir reformdu. Çünkü artık katı bir fiyat düzeyi yerine fiyat uygunluğunun her işlemde “iç ve dış piyasa fiyatları ile diğer ticari gerek ve zorunluluklar göz önünde tutulmak suretiyle” denetleneceği ifade edilerek uygulama mercilerine geniş bir takdir yetkisi verilmişti. Artık Bakanlık, etrafında dolaşılabilecek, altına da inilebilecek “gösterge fiyatlar” ilan ediyordu.

O günün koşullarında, uygulayıcıları olduğu kadar, ihracatçıları da rahatlatan bu iki satırlık düzenleme bir devrim niteliğinde idi.

Artık, ihracatçıların gerçek satış fiyatı ile asgari ihraç fiyatı arasındaki farkı bir yerlerden döviz bularak sanki ihracat bedeliymişçesine yurda getirmeleri gibi trajikomik uygulamalara da gerek kalmamıştı.

İhracat Rejim Kararları, ihracat bedellerinin belli süreler içinde yurda getirilerek, yetkili bir bankaya satılmasını ve bu durumun döviz alım bordroları ile kanıtlanmasını zorunlu kılıyordu. Bu hususu yerine getiremeyen ihracatçılar kambiyo takibatına uğradıkları gibi, ihracat rejiminin de yaptırımlarına maruz kalıyorlardı. İhracatçılarımızın işi hiç de kolay değildi.

Bu çile 1983’de Özal’ın başkanlığında kurulan hükümetlerin Türk Parası Kıymetini Koruma Mevzuatı’nda yaptıkları liberalleşme düzenlemeleri ile dövizin serbestçe alınıp satılır hale gelmesiyle asgariye inmiş ve nihayet 1989’da uluslararası piyasalar açısından da TL’nin konvertibl para konumunu almasıyla tamamen ortadan kalkmıştır.

Günümüzde ihracatçılar satış bedelinin hangi parayla ve bedelle yapılacağına serbestçe karar verebildikleri gibi bu bedeller üzerinde de tam tasarruf imkânına sahiptirler. Diğer bir deyişle ihracat bedelini yurda getirip getirememekte, TL’ye çevirip çevirmemekte özgürdürler. Bu gelişmeler sonucunda artık ayrıntılı ihracat rejimi kararlarına gerek kalmamıştır.

1979 yılında çıkan İhracat Rejimi Kararı 35 maddeden oluşurken, halen yürürlükte olan 22.12.1995 gün ve 95/7623 sayılı kararname eki İhracat Rejimi Kararı sadece 9 maddeden ibarettir ve o tarihten bu yana yeni bir ihracat rejimi kararı çıkarılmasına da gerek duyulmamıştır.

Dövizin, yasak madde olmasına son verilmesi, tüm bürokratik işlemleri de sonlandırmıştır.

Merhum Turgut Özal, deyim yerinde ise kördüğümü kılıcı ile kesmiştir.

 

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top