Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
Son Haberler
Buradasınız: Anasayfa / Haftanın Yazısı / MİLLETÇE MACERA YAŞIYORUZ

MİLLETÇE MACERA YAŞIYORUZ

O. Ertuğrul Önen

80’li yılların sonları o yıllarda Batı Almanya diye de adlandırılan Federal Almanya’nın o tarihlerdeki başkenti Bonn’daki büyükelçiliğimizin Ekonomi ve Ticaret Başmüşaviriyim. Çok sık görüştüğüm için bir müddet sonra dostane ilişkiler kurduğum Ekonomik İşbirliği Bakanlığı’ndan bir yetkili ile bir öğlen yemeğinde buluştuğumuzda konu konuyu açtı. Bana Türkiye’de yaşamamızın nasıl geçtiğini, bunu merak ettiğini söyleyince başladım anlatmaya.

“Bizim Türkiye’deki yaşamımız sizinkine hiç benzemez, sizinki monoton, renksiz bir hayat. Senin anlatmana gerek yok ben senin bir gününün nasıl geçtiğini istersen anlatayım” deyince, “tamam anlat bakalım” diye karşılık vermesi üzerine, “sabah her zamanki gibi saatinde kalkar, duşunu alır, tıraş olur, kahve eşliğinde bir şeyler atıştırdıktan sonra asansörle park yerine iner, arabana biner ve iş yerine gelirsin. Tatil günleri dışında işte her gününün bir diğerinin benzeri olan böyle bir yaşamın olduğunu düşünüyorum. Hayatının en renkli yanının ise her tatilden dönüşte bir sonraki tatili planlamak ve onun hayali ile tatil günlerini iple çekmekle geçer değil mi” diye sözlerimi tamamladım.

Biraz durakladıktan sonra “evet, aşağı yukarı böyle, peki sizinki nasıl?” diye sormaz mı?

Başladım anlatmaya “bizim yaşamımız sizinki gibi renksiz, monoton değildir. Biz her gün bir macera yaşarız ve bir günümüz asla diğer günlerimizin aynı değildir. Evet sabahleyin yataktan kalkar bizde ilk iş duşun altına gireriz. Ama işler her zaman yolunda gitmez. Sabunlanırsınız tam bu sırada sular kesilir. Öylece kalakalırsınız. Eşiniz eğer varsa bir kap suyla, bazen de içme suyu ile sizi bu sabunlardan kurtarmaya çalışır.

Asansöre bineriz, olacak bu ya elektriğin kesileceği tutar. Eğer şansınız varsa apartman görevlisinin çabuk haberi olursa sizi oradan kurtarırlar. Evin önüne çıkarsınız, arabanızın önüne biri park etmiştir, başlarsınız sahibini aramaya, bulursanız ne ala. Yoksa başka seçeneklere başvurmanız gerekebilir. Şansınız tuttu arabanıza binip yola çıktınız. Trafik hiçbir zaman hesaplanamaz bizde. Gideceğiniz yere 15 dakikada da gidebilirsiniz 1 saat 15 dakikada da. Yolda sinyal vermeden önünüze geçen, yavaş gidiyorsun diye korna çalanlarla durumuna göre karşılıklı hâl hatır sorduktan sonra eğer iş karakola intikal edecek boyutlara ulaşmazsa varacağınız yere varırsanız yine de o gün için şanslı sayılırsınız. Çünkü neticede başarmış olduğunuz, amacınıza ulaştığınız için. Nasıl maceralı ve renkli değil mi” diye konuşmayı sonlandırdım.

Sözlerimi hayret dolu gözlerle dinleyen muhatabım kısa bir süre sessizliğini koruduktan sonra “doğru yaşamanız gerçekten maceralı ve renkliymiş, ancak ben bizim monoton hayatımızı tercih ederim” deyince ikimizde kahkaları koyuverdik.

Gerçekten milletçe sanki vahşi bir doğada yaşar gibi her gün zor koşullarla, tehlikelerle, risklerle iç içe yaşıyoruz. Türkün ateşle imtihanı diye bir deyiş vardır ya bizim her birimizin günlük yaşamı gerçekten zorluklarla sınanma sınavıdır adeta. Her gün trafikte öylesine kural tanımazlıklara, bırakın kuralı akla mantığa uymayan davranışlarla karşılaşıyoruz ki bu kadar saçmalığı beyin sahibi normal bir insanın yapabileceğini kabul etmekte zorlanıyoruz. Sonra olanları kaza veya trafik canavarı diye niteliyoruz.

Adam ev yapıyor deprem olmadan yıkılıyor. Belediyemiz dere yatağına bina yapılmasına izin veriyor ilk taşkında doğa evi içindekilerle beraber önüne katıp intikamını alıyor. Bunun adı da kader oluyor. Adam hiç arı olmadan bal, kiremit tozundan biber yapıyor. Merdiven altında şarküteri ürünleri üretiyor, un çuvallarının arasında fareler dans ediyor. Yediğimiz, içtiğimizin hiçbir garantisi yok. Ölen ölene, ne önemi var nüfus çok.

Haydi şansınız yanınızda zehirlenip ölmeden hastanenin acil servisine yetiştirildiniz. Eğer sıra bekleyen yüzlerce kişiden size de sıra gelirse yırttınız. Yoksa “bir gün her canlı ölümü tadacak” nasıl olsa, haydi size güle güle.

Ameliyat olursunuz, pamuğu, makası içinizde unuturlar. Bir de sizden parasını isterler.

Sokakta, çarşıda, pazarda kimseyle göz göze gelmemeniz gerekir. Ya bakışınızdan bir mana çıkarırlarsa, çıkarsın diyelim, ya hır çıkarırlarsa al sana bir macera.

Bir mayınlı tarlada ilerlemeye benzeyen yaşamımız bizleri gerçekten çok dirençli hale getiriyor. Bu nedenle rahatlıkla söyleyebilirim ki milletçe gerçekten çok dayanıklıyız ve hepimiz birer yaşam ustasıyız.

Siz nasıl bir yaşamı tercih ederdiniz monotonunu mu; renkli, maceralısını mı?

Hakkında admin

Türk Dışticaret Vakfı

Cevapla

Scroll To Top